Görünmeyenler...
1. Bölüm
Birazdan okuyacaklarınız tamamen bir hayal ürünüdür.
Salonda uzanmış eşimi tv izlerken;seyrediyordum ne kadar da huzurlu görünüyordu.
Acaba dışardan bakıldığında bende böyle görünüyormuydum,öyle olmasını umuyordum...
yaşadıklarımı hala anlatıp anlatmamakta çok kararsız kalıyordum..
Aradan aylar geçmişti her gün daha da zorlaşıyordu benim için, bir yanım onunla olup biten herşeyi konuşmak istiyordu.
Diğer yanım ise ya, paronaya yaptığımı düşünürse,daha da kötüsü delirdiğimi...
Bana inanmazsa,onu nasıl suçlayabilirdimki... (biri gelipte bana ,şeytani varlıkların etrafında olduğunu düşündüğünü
söylese,kendisine tavsiyem bir piskologla görüşmesi olacaktır)
Ben bile hala kendimden şüphe duyarken, ona nasıl anlatacaktım tüm bu olup bitenleri...
Gözüm duvardaki saat'e kaydı 23.02 kahretsin! ne kadar da çabuk zaman geçiyor!
Tüm gün bu koca binada yanlızken; işten gelmesini beklerken zaman durmuş gibi haraket ediyor.
o geldiğinde ise akrep ile yelkovan adeta yarış haline giriyordu...
Bir saat sonra yatakta olacaktık, belki biraz sevişir öyle uyurduk, daha doğrusu o uyurdu!
Onu çılgınlar gibi arzulamama rağmen, artık sevişmek istemiyordum.. kahrolası o his! bizi seyrettiklerini düşündüren o his!
sahi kaç kişiler acaba; iki mi üç mü! başlama gene kimsenin izlediği falan yok...
Aklım benimle oyun, oynuyor buna izin vermemeliyim!
Uzandığı üçlü koltuktan kalkıp yanıma gelmiş,fakında bile değilim. "hayatım bir sigara içip sonrada yatalım mı"?
biranda onu tepemde görünce ürktüm.. (işte iyice bokunu çıkarmıştım) kocaman gülümsedi ve
"Sen iyimisin bebeğim,üç kere seslendim ama duymadın. Ne varmış o saatte gözleirini ayıramadın bir türlü"
ahh ne olduğunu bir anlatabilsem...
"Dalmışım aşkım,annemi düşünüyordum,arasam mı? uyumuşmudur diye...(usta bir yalancı olmaya başlamıştım)
Şevkatle bakıp;yanıma usulca sokuldu "kıyamam sana ben,annesini mi özlemiş bu kız, gel sen bakıyım sarıl kocana"
(özlüyorum ama tek derdim bu olsa keşke, diye içimden geçirirken)
"evet bir türlü alışamadım bu eve!onların varlığına nasılda alışmışım bu koca binada tek başımayım,
hiç böyle olacağını tahmin etmezdim."
"bu çok normal sevgilim henüz beş ay oldu evleneli,yıllardır kalabalık bir ailedeydin,
yarın sabah ara istersen; akşama yemeğe gideriz ne dersin?"
(keşke sürekli orda kalabilsek, bu binadan hiç dönmemek üzere uzaklaşsak) zoraki gülümsedim,"evet bu,süper olur"...
"ehh hadi o zaman yatalım mı artık"
gözlerim istemsiz gene saate kaydı 23:15...
"aslında pek uykum gelmedi" Yaramaz bakışları ile,
ben senin uykunu getiririm; diyip dudaklarıma yapışmıştı bile,eğer gece 24;00 den önce yatağa gitmek istiyorsa
bu hadi oynaşalım;sevişelim demek di..
Uzanmış olduğum üçlü koltukta, doğrulmaya ve dudaklarından kurtulmaya çalışırken,
o üzerime doğru yaslanmaya iyice yayılmaya başlamıştı bile..
Kendimi bir anlığına,ona bıraktım ne kadar güzel sahipleniyor;sarıyor ,okşuyor tüm ruhumu, ona teslim edebilirdim...
Kalçalarımdan tutup kendine yasladı,dudakları içimi ısıtıyordu, sarhoş gibi hissediyordum,
tam kendimi kaptırmışken kucağına alıp,odamıza taşıyordu, kalbim gümbür gümbür atmaya başlamıştı!...
Gene aynı his! iznlendiğimi düşünmekten öyle çok korkuyordum ki,ama bu saçmalıktan başka bir şey değildi.
Bununla mücadele edebilirdim,asla izin vermeyecektim keçileri kaçırmama...
Arsızca seviştim, sanki onlara inat,hayır hayır kendime inat! onlar diye bir şey yok!
biraz sonra,mışıl, mışıl uykuya geçmişti benimki. Ahmet'i seyrediyor,ve bütün bu yaşadıklarımın
sebebi yaşadığımız ağır sitresler'in mi yol açtığını düşünüyorudum,
muhakak mantıklı sebepleri olması gerekiyordu..
Neticede yaşadıklarımız kolay şeyler değildi,bu yüzden zihnim bunalmış olabilirdi, herkes gibi toz pembe evlenmedik ki biz.
Öyle olmuş,olsaydı zaten salonumda o iğreç koltuklar olmazdı! kaçıncı yüzyıldan kalma acaba! Hiç akıllarına getirdiler mi,
Bir an olsun,bizimde fikrimizi alıp sormayı, düşündüler mi?
Koltuk takımı denen o külüstürleri alırlarken. Birde demesin mi ahmedime koltuk takımızını aldık! gelsin, gelin de baksın.
Düğünümüze bir hafta kala gördüğüm en iğrenç koltuk takımı salonumuzda duruyor!...
Koskocaman salonda tek bir eşya, oda iğrenç ve ötesi...boka bakar gibi koltuklara baktığımı hatırlıyorum, zaten rengide o renkti..
Ne diye benden bu kadar nefret ediyorlar,bir kere bile saygısızlık yapmadım dertleri ney benimle..
bunları düşünürken; ne ara uyumuşum...
Gözlerimi dehşetle açtım,tavanda kocaman bir karartı beni kendine doğru çekiyor.
Üzerimde öyle bir ağırlık var ki sanki felç olmuşum; parmaklarımı bile
kıpırdatamıyorum. hayır olamaz, bu gerçek olamaz, uyanmalıyım. Kafamı yana doğru zorla çevirdiğimde Ahmet'in
o huzurla uyuyan yüzünü görüyorum."
Lütfen yardım et bana!" Seslenmeye çalışıyorum, olmuyor çığlık atmaya çalışıyorum ,sesim çıkmıyor.
Gözlerimi sımsıkı kapattım,ama oda ney yükseliyordum; tavana doğru yükseliyordum.korkudan nefesim kesilmişti.
Bildiğim tüm duaları okumaya çalışıyorum.. kul euzü birabbil felak, neydi unutuyorum olmuyor,olmuyor.
Hiç biri ya aklıma gelmiyor,yada bildiğim tüm duaları unuyorum.
Gözlerimi araladığımda, gördüğüm incecik çok uzun parmaklar ve bir o kadar iğrenç uzun siyah tıtnaklar!
boğazıma doğru sarılıyor, "yardım et! lütfen uyan yardım et.."
Ahmet'i uyandırma çabalarım,çığlıklarım dualarım işe yaramıyor hiç birşey yapamıyorum!!!
Nefes alamıyorum boğuluyorum, gözlerimi
sımsıkı yumdum;çaresizce, yükselişimi hissediyor,kalbim göğüs kafesimden fırlayacak gibi gümbürdüyor!
Bir rüzgar esiyor,gittikce şiddetlenen...Birden bire kasırganın ortasına düşmüşüm gibi,saçlarım rüzgarda savruluyor.
Tüm bedenim titriyor ve iliklerime kadar hissettiğim o korku çaresizce
başıma gelecekleri bekliyordum... uğultular,fırtına sesleri ile karışıyor..
Bedenim yükseldikce,üzerime tonla ağırlık geliyordu sanki.
birden bire sessizlik oldu! kalbimin gümbürtüsü dışında...
yatağa fırlatıldım an, ciğerlerimi hava ile doldurdum! gözlerimi açtığımda camın önünde simsiyah bir karartı gördüm,
karartının içinde ise, iki çift göz; göz bebekleri kan kırmızı gözlerimin içine baktı ve camdan dışarı çıktı...
"hayatım"!
hayatım uyan,aç gözlerini!
Çığlık atarak irkildim, gözlerimden yaşlar süzülüyor, konuşamıyor nefes alamıyorum, yaşadıklarımı anlatamıyorum.
Eşim o anki halimden panik oldu, mutfaktan su getirmeye koştu, bir yandan da geçti canım; geçti, sakin ol, diye bağırıyordu.
Geldiğinde tüm vücudum titriyordu,sarıldı sakinleştirmeye çalıştı, banyoya götürdü, elimi yüzümü yıkadım...
Rüyaydı sadece bir rüya! geçti diye kendimi telkin ediyor, ve bir yandan da, nasıl bu kadar korkarım diye kendime kızıyordum.
İçimdeki o ürpertiye engel olamıyorum,yaşadıklarımın sadece bir rüya olduğuna,kendimi ikna etmeye çalışıyorum..
Banyoda biraz sakinleştikten sonra,mutfakta birer sigara yaktık... saat 4:15
kaygılı gözlerle bana bakarak, "ne gördün bebeğim dedi,seni hiç böyle görmemiştim çok korkuttun beni,
inleme sesine kalktım sanki nefes alamıyor bir şeylerle savaşıyor gibiydin"
Hala istem dışı ağladığım için konuşamıyorum,kendince kafasında görmüş olabileceğim seneryoları yazıp konuşmaya
devam ediyordu. daha sonrada geçti diyor, bir bardak daha sus istermisin? diyordu.
"çok kö kö kötü bi bir kabus" diyebildim konuşamıyordum,oda daha fazla zorlamadı...
"yarın sabah anlatırsın, zorlama kendini, düşünme şimdi bunları hepsi geçti.
bir süre sonra,yatak odasına geçtiğimizde cam sonuna kadar açıktı! perde uçuşuyordu,
Ahmet gidip camı kapatırken, "camı açık unutmuşuz, umarım hasta olmayız"
bense olduğum yerde, dona kalmıştım öylece cama bakarak..
"o camı ben yatmadan önce kendim kapatmıştım dedim öfkeyle!
üzerinde durmadı, yatağa geçtik sarıldık ve uyudu...
şafak sökmüştü, bir saat sonra ahmet işe gidecekti, bense bu tımarhanede akşam olmasını beklerken; acaba kaç kere kapı çalacak,
kaç bin kere, bu boş binada koşma sesleri duyacaktım!
Bunları düşünürken bir yanım artık başka varlıkların olduğunu kabullenmeye başlıyordu..
Ahmeti işe gönderdikten sonra tüm gün düşündüm yapacak başkada işim yoktu zaten...
Devamı pek yakında...
Birazdan okuyacaklarınız tamamen bir hayal ürünüdür.
Salonda uzanmış eşimi tv izlerken;seyrediyordum ne kadar da huzurlu görünüyordu.
Acaba dışardan bakıldığında bende böyle görünüyormuydum,öyle olmasını umuyordum...
yaşadıklarımı hala anlatıp anlatmamakta çok kararsız kalıyordum..
Aradan aylar geçmişti her gün daha da zorlaşıyordu benim için, bir yanım onunla olup biten herşeyi konuşmak istiyordu.
Diğer yanım ise ya, paronaya yaptığımı düşünürse,daha da kötüsü delirdiğimi...
Bana inanmazsa,onu nasıl suçlayabilirdimki... (biri gelipte bana ,şeytani varlıkların etrafında olduğunu düşündüğünü
söylese,kendisine tavsiyem bir piskologla görüşmesi olacaktır)
Ben bile hala kendimden şüphe duyarken, ona nasıl anlatacaktım tüm bu olup bitenleri...
Gözüm duvardaki saat'e kaydı 23.02 kahretsin! ne kadar da çabuk zaman geçiyor!
Tüm gün bu koca binada yanlızken; işten gelmesini beklerken zaman durmuş gibi haraket ediyor.
o geldiğinde ise akrep ile yelkovan adeta yarış haline giriyordu...
Bir saat sonra yatakta olacaktık, belki biraz sevişir öyle uyurduk, daha doğrusu o uyurdu!
Onu çılgınlar gibi arzulamama rağmen, artık sevişmek istemiyordum.. kahrolası o his! bizi seyrettiklerini düşündüren o his!
sahi kaç kişiler acaba; iki mi üç mü! başlama gene kimsenin izlediği falan yok...
Aklım benimle oyun, oynuyor buna izin vermemeliyim!
Uzandığı üçlü koltuktan kalkıp yanıma gelmiş,fakında bile değilim. "hayatım bir sigara içip sonrada yatalım mı"?
biranda onu tepemde görünce ürktüm.. (işte iyice bokunu çıkarmıştım) kocaman gülümsedi ve
"Sen iyimisin bebeğim,üç kere seslendim ama duymadın. Ne varmış o saatte gözleirini ayıramadın bir türlü"
ahh ne olduğunu bir anlatabilsem...
"Dalmışım aşkım,annemi düşünüyordum,arasam mı? uyumuşmudur diye...(usta bir yalancı olmaya başlamıştım)
Şevkatle bakıp;yanıma usulca sokuldu "kıyamam sana ben,annesini mi özlemiş bu kız, gel sen bakıyım sarıl kocana"
(özlüyorum ama tek derdim bu olsa keşke, diye içimden geçirirken)
"evet bir türlü alışamadım bu eve!onların varlığına nasılda alışmışım bu koca binada tek başımayım,
hiç böyle olacağını tahmin etmezdim."
"bu çok normal sevgilim henüz beş ay oldu evleneli,yıllardır kalabalık bir ailedeydin,
yarın sabah ara istersen; akşama yemeğe gideriz ne dersin?"
(keşke sürekli orda kalabilsek, bu binadan hiç dönmemek üzere uzaklaşsak) zoraki gülümsedim,"evet bu,süper olur"...
"ehh hadi o zaman yatalım mı artık"
gözlerim istemsiz gene saate kaydı 23:15...
"aslında pek uykum gelmedi" Yaramaz bakışları ile,
ben senin uykunu getiririm; diyip dudaklarıma yapışmıştı bile,eğer gece 24;00 den önce yatağa gitmek istiyorsa
bu hadi oynaşalım;sevişelim demek di..
Uzanmış olduğum üçlü koltukta, doğrulmaya ve dudaklarından kurtulmaya çalışırken,
o üzerime doğru yaslanmaya iyice yayılmaya başlamıştı bile..
Kendimi bir anlığına,ona bıraktım ne kadar güzel sahipleniyor;sarıyor ,okşuyor tüm ruhumu, ona teslim edebilirdim...
Kalçalarımdan tutup kendine yasladı,dudakları içimi ısıtıyordu, sarhoş gibi hissediyordum,
tam kendimi kaptırmışken kucağına alıp,odamıza taşıyordu, kalbim gümbür gümbür atmaya başlamıştı!...
Gene aynı his! iznlendiğimi düşünmekten öyle çok korkuyordum ki,ama bu saçmalıktan başka bir şey değildi.
Bununla mücadele edebilirdim,asla izin vermeyecektim keçileri kaçırmama...
Arsızca seviştim, sanki onlara inat,hayır hayır kendime inat! onlar diye bir şey yok!
biraz sonra,mışıl, mışıl uykuya geçmişti benimki. Ahmet'i seyrediyor,ve bütün bu yaşadıklarımın
sebebi yaşadığımız ağır sitresler'in mi yol açtığını düşünüyorudum,
muhakak mantıklı sebepleri olması gerekiyordu..
Neticede yaşadıklarımız kolay şeyler değildi,bu yüzden zihnim bunalmış olabilirdi, herkes gibi toz pembe evlenmedik ki biz.
Öyle olmuş,olsaydı zaten salonumda o iğreç koltuklar olmazdı! kaçıncı yüzyıldan kalma acaba! Hiç akıllarına getirdiler mi,
Bir an olsun,bizimde fikrimizi alıp sormayı, düşündüler mi?
Koltuk takımı denen o külüstürleri alırlarken. Birde demesin mi ahmedime koltuk takımızını aldık! gelsin, gelin de baksın.
Düğünümüze bir hafta kala gördüğüm en iğrenç koltuk takımı salonumuzda duruyor!...
Koskocaman salonda tek bir eşya, oda iğrenç ve ötesi...boka bakar gibi koltuklara baktığımı hatırlıyorum, zaten rengide o renkti..
Ne diye benden bu kadar nefret ediyorlar,bir kere bile saygısızlık yapmadım dertleri ney benimle..
bunları düşünürken; ne ara uyumuşum...
Gözlerimi dehşetle açtım,tavanda kocaman bir karartı beni kendine doğru çekiyor.
Üzerimde öyle bir ağırlık var ki sanki felç olmuşum; parmaklarımı bile
kıpırdatamıyorum. hayır olamaz, bu gerçek olamaz, uyanmalıyım. Kafamı yana doğru zorla çevirdiğimde Ahmet'in
o huzurla uyuyan yüzünü görüyorum."
Lütfen yardım et bana!" Seslenmeye çalışıyorum, olmuyor çığlık atmaya çalışıyorum ,sesim çıkmıyor.
Gözlerimi sımsıkı kapattım,ama oda ney yükseliyordum; tavana doğru yükseliyordum.korkudan nefesim kesilmişti.
Bildiğim tüm duaları okumaya çalışıyorum.. kul euzü birabbil felak, neydi unutuyorum olmuyor,olmuyor.
Hiç biri ya aklıma gelmiyor,yada bildiğim tüm duaları unuyorum.
Gözlerimi araladığımda, gördüğüm incecik çok uzun parmaklar ve bir o kadar iğrenç uzun siyah tıtnaklar!
boğazıma doğru sarılıyor, "yardım et! lütfen uyan yardım et.."
Ahmet'i uyandırma çabalarım,çığlıklarım dualarım işe yaramıyor hiç birşey yapamıyorum!!!
Nefes alamıyorum boğuluyorum, gözlerimi
sımsıkı yumdum;çaresizce, yükselişimi hissediyor,kalbim göğüs kafesimden fırlayacak gibi gümbürdüyor!
Bir rüzgar esiyor,gittikce şiddetlenen...Birden bire kasırganın ortasına düşmüşüm gibi,saçlarım rüzgarda savruluyor.
Tüm bedenim titriyor ve iliklerime kadar hissettiğim o korku çaresizce
başıma gelecekleri bekliyordum... uğultular,fırtına sesleri ile karışıyor..
Bedenim yükseldikce,üzerime tonla ağırlık geliyordu sanki.
birden bire sessizlik oldu! kalbimin gümbürtüsü dışında...
yatağa fırlatıldım an, ciğerlerimi hava ile doldurdum! gözlerimi açtığımda camın önünde simsiyah bir karartı gördüm,
karartının içinde ise, iki çift göz; göz bebekleri kan kırmızı gözlerimin içine baktı ve camdan dışarı çıktı...
"hayatım"!
hayatım uyan,aç gözlerini!
Çığlık atarak irkildim, gözlerimden yaşlar süzülüyor, konuşamıyor nefes alamıyorum, yaşadıklarımı anlatamıyorum.
Eşim o anki halimden panik oldu, mutfaktan su getirmeye koştu, bir yandan da geçti canım; geçti, sakin ol, diye bağırıyordu.
Geldiğinde tüm vücudum titriyordu,sarıldı sakinleştirmeye çalıştı, banyoya götürdü, elimi yüzümü yıkadım...
Rüyaydı sadece bir rüya! geçti diye kendimi telkin ediyor, ve bir yandan da, nasıl bu kadar korkarım diye kendime kızıyordum.
İçimdeki o ürpertiye engel olamıyorum,yaşadıklarımın sadece bir rüya olduğuna,kendimi ikna etmeye çalışıyorum..
Banyoda biraz sakinleştikten sonra,mutfakta birer sigara yaktık... saat 4:15
kaygılı gözlerle bana bakarak, "ne gördün bebeğim dedi,seni hiç böyle görmemiştim çok korkuttun beni,
inleme sesine kalktım sanki nefes alamıyor bir şeylerle savaşıyor gibiydin"
Hala istem dışı ağladığım için konuşamıyorum,kendince kafasında görmüş olabileceğim seneryoları yazıp konuşmaya
devam ediyordu. daha sonrada geçti diyor, bir bardak daha sus istermisin? diyordu.
"çok kö kö kötü bi bir kabus" diyebildim konuşamıyordum,oda daha fazla zorlamadı...
"yarın sabah anlatırsın, zorlama kendini, düşünme şimdi bunları hepsi geçti.
bir süre sonra,yatak odasına geçtiğimizde cam sonuna kadar açıktı! perde uçuşuyordu,
Ahmet gidip camı kapatırken, "camı açık unutmuşuz, umarım hasta olmayız"
bense olduğum yerde, dona kalmıştım öylece cama bakarak..
"o camı ben yatmadan önce kendim kapatmıştım dedim öfkeyle!
üzerinde durmadı, yatağa geçtik sarıldık ve uyudu...
şafak sökmüştü, bir saat sonra ahmet işe gidecekti, bense bu tımarhanede akşam olmasını beklerken; acaba kaç kere kapı çalacak,
kaç bin kere, bu boş binada koşma sesleri duyacaktım!
Bunları düşünürken bir yanım artık başka varlıkların olduğunu kabullenmeye başlıyordu..
Ahmeti işe gönderdikten sonra tüm gün düşündüm yapacak başkada işim yoktu zaten...
Devamı pek yakında...
Devamını bekliyoruz yazılarınız gayet güzel başarılar.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ☺️
SilSürükleyici bir yazı olmuş fakat cok kısa
YanıtlaSil1.bölüm 🙈
Silson zamanlarda okuduğum en güzel korku senaryolarından biri olabilecek gibime gelmekte...
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum bende öyle umuyorum ☺️
SilKonu gayet baaaşaarıılıııı gayet ürkütücü ve sürükleyici serinin devamını ve tamamını bekliyoruz...
YanıtlaSilçok teşekkür ederim ☺️ en kısa zamanda devamı gelecek...
Silperfect.
YanıtlaSilkısa olmuş diyeni anlayamadım neyi kısa 1. bölüm demiş ve devamı var diye de yazıyor sırf yorum yapmak için yorum yapanlar her yerdesiniz.
YanıtlaSil:)
SilKonuyu yorumlarda arayanlar burda mı
YanıtlaSilgözlerim istemsiz gene saate kaydı 23:15...
YanıtlaSil"aslında pek uykum gelmedi" Yaramaz bakışları ile,
ben senin uykunu getiririm; diyip dudaklarıma yapışmıştı bile,eğer gece 24;00 den önce yatağa gitmek istiyorsa
bu hadi oynaşalım;sevişelim demek di....
güzel....
Teşekkürler 😊
Silboşluk yapmayın gençler best eklesene beni ;)
YanıtlaSilbaşarılı yorumlarda aramayın üşenmede oku azıcık
YanıtlaSilTeşekkür ederim 😊
SilYazar fln mısınız yoksa deneme kurgu v.s mi yazıyorsunuz acaba ?
YanıtlaSilMerhabalar,deneme aşamasındayım henüz...
SilSürükleyici ve etkileyi bir kurgu olmuş tebrik ederim ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum...
YanıtlaSilFarklı bir tarzı var keyif aldım bence devamı en koşa zamanda olmalı :)
YanıtlaSilGüzel yazı olmuş korku filmi gibi ��
YanıtlaSilHayal gücünne, kalemine sağlık. Betimlemelerini öyle güzel yapmışsın ki bize de yaşattın ürpermedim değil :) devamini iple cekiyorum..
YanıtlaSilCok güzel bir kurgu olmus. Harikasınız ��
YanıtlaSilÜslubunuz çok akıcı, okuyucuyu hikayenin içine çekebiliyor. En önemlisi ise, hikayenin devamına yönelik bir merak uyandırabiliyor. Tek olumsuz eleştirim yazım hatalarına yönelik olacak çünkü gerçekten çok çok fazlalar. Bir yazarın sahip olması gereken en önemli niteliklerden biri dile, dilin kurallarına hakim olmaktır. Bu konuya hassasiyetle yaklaşmanızı umuyor, başarılarınızın devamını diliyorum :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim değerli yorumunuz için. İlk kez böyle bir deneme içerisinde bulunuyorum. Zaman zaman hatalarımı görerek düzeltmeye çalışıyorum. Kurallar konusunda çok haklısınız kendimi geliştirme çabası içerisindeyim.. iyi geceler
Sil