Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

10.bölüm

Nilay söylediğine inanmadığını belirten bir yüz ifadesi ile “simülasyon mu?” Diye tekrarlardı.  Azad kendinden emin bir şekilde doğruca gözlerine bakarak. “Sen her zaman yeşillikte huzur bulmuşsundur, bu yüzden burayı senin için tasarladım. Beğendin mi?” Nilay ne söylemesi gerektiğini bilemediğinden cevap vermedi. “Garip hissediyorum kendimi korkmam gerekirken korkmuyorum, içimde endişe barındırmıyorum ,bu çok ilginç ” Azad “çünkü ben böyle istiyorum da ondan! Hadi şöyle oturalım biraz.” Çimenlere Yan yana oturdular. Nilay'ın aklından milyonlarca düşünce geçiyordu hayatı tam bir kaostu. Nasıl bu işin içinden çıkacağına dair en ufak fikri yoktu. En önemlisi ise, yanındaki adam neden ona yardım ediyordu? Ona güvenmeli miydi?  Daha fazla sessizliğe dayanamayan Nilay aklındaki sorulara cevap vermesi için harekete geçmeliydi. “Sende onlardansın! neden sana güveneyim?” Azad kendine has üslubuyla  (kibriyle) “yerinde olsam kimseye güvenmem”  Nilay’ın kaşları çatıldı. “Bu hiç adil b

Görünmeyenler 9.bölüm

Nilay koridorda sedyeyle taşınırken, Azad'ın hesap sorar gibi bakan derin anlamlar yükleyen bakışlarını zihnine kazıdı. Bununla daha sonra ilgilenecekti! Karnında katlanması çok zor olan ağrısıyla iki büklüm olmuştu. Bebeğini kaybetme korkusu, tüm benliğini sarmıştı. İstediği tek şey, bebeğinin  iyi olup hayatta kalmasıydı. Kaybetme korkusu, yaşadığı bütün korkularının üstün de geldiğini fark etti. Kendine güç toplamak için,her şeyden önce bebeği için bundan sonra iyi olacağına, defalarca kendine söz verip durdu.  Sedyede oradan oraya sürükleniyordu bir türlü hastanenin diğer bölümüne varamamışlardı. Karnı öyle kasılıyordu ki acıdan yüzü kaskatı kesilmişti. Kesik kesik nefes alıyor sakin olması için sürekli kendini telkin ediyordu. Sonunda vardıkların da kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki bebeğinin durumunu öğrenmeye fırsatı olmadan kalp krizinden öleceğini düşünüyordu. Doktorun odasına girer girmez yüzlerine bile bakmadan "içeri alın lütfen belden aşağısını soyup masaya

Görünmeyenler 8.bölüm

Buse apartmandan hızla dışarı çıktı, koşarak Demir parmaklıklı üstü çitlerle çevrilmiş olan kapıyı açıp kendini dışarı atması ile birlikte acı bir fren sesiyle yolun ortasında olduğu  yerde  zıpladı...  hızla araç üstüne doğru geliyordu,sürücünün  panikten irileşmiş gözleri ile kendinin kiler buluştu. kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki ölümün kıyısında olması ,yaşadığı şok!  midesine giren kramp ve hareketsizliği... Hiç bir şey yapamadan öylece kalmıştı. bir kaç saniyelik zamanda öyle çok düşünüyordu ki beyni durmadan yeni düşünceler üretirken diğer yandan tüm vücudu buseyi yarı yolda bırakmıştı. Felç geçirmiş gibi kımıl dayamadan ezilmeyi bekliyordu. Araç buseye çarpmamak için kaldırıma Çarptığında buse hala tepkisiz öylece bakıyordu...   aracın içinden sürücü öfkeyle çıktı!  buseden en fazla bir kaç yaş büyüktü mavi gözlü ,uzun boylu kumral bir delikanlı.  Busenin kolundan sertçe tutarak kaldırıma doğru çekiştirdiğinde buse “üzgünüm”diye mırıldanabildi.  “Üzgün olduğun aşik

Görünmeyenler 6.ve 7.Bölüm bir arada

Cehennem böyle bir yer mi sonsuz boşluk ve karanlık, yalnız ve hissiz. Halbuki böyle anlatılmamıştı bana. En azından ateşler içinde yanmam gerekmez miydi. Belki de cenaze namazım kılınmamıştır, yada cesedim param parça ve bulunamadı. Belki de çok ani bir ölüm yaşadım o yüzden de buraya sıkışıp kaldım. Evet kesinlikle böyle olmalı. Ben Araf tayım! bilinmez bir yerde bilinmezliklerin şehrindeyim. Hiç bir şey hissetmiyorum,korku endişe,sevgi insani hiç bir duygu yok içimde. Tek hissettiğim sadece kocaman bir boşluk... "Merhaba Nilay"  Bu sesi duyunca bir an afalladım.Günlerdir,aylardır belki de yıllardır bu yerdeyim. zaman kavramımı kaybedeli çok oldu. kendi iç sesimden başka hiç bir ses yoktu. Bir an bana mı öyle gelmişti yoksa? hayır,hayır bunu duyduğuma eminim! Etrafıma bakınma gibi bir çabam olmadı elbette. Nereye bakarsam bakayım. Ne kadar yürürsem yürüyeyim sonsuz bir boşluk ve karanlığın içindeyim. belkide artık Araf'ta ki sürem doldu diye geçirdim içimden.c

Görünmeyenler 5.Bölüm

Alo; nasılsın oğlum,ahmet derin bir iç çekerek ,soruyu yanıtsız bıraktı. Arayan nilay'ın babasıydı. "on dakika'ya orda olurum herkes geldi mi?" "evet oğlum Doruk ve Aylinde burda hepimiz seni bekliyoruz." yola bakarak içinden bir küfür patlattı iki saattir yolda mahsur kalmıştı "tamam görüşürüz".  Doruk şehir dışında çalışıyordu. Ayda bir kere ailesini ziyarete ya gelir, yada bahaneler üretip iki aya erteler ,sonra annesinin baskıları ile gelirdi. Aylin'se iki çocuğunu büyütmekle öyle meşguldü ki birde üçüncüye hamile kalınca evden dışarı çıkmaz olmuştu,hamileliği zor geçiyordu..İstanbul'un bir ucunda Arnavut köy de oturuyordu. bu yüzden çok sık görüşemiyorlardı.Nilay sürekli abisini ablasını çok özlediğini söyler dilinden düşürmezdi onları... Ahmet bütün gününü hastanede nilayın hareketsiz yatışını seyrederek geçirmişti. Ara sıra gözlerini açtığında boş bakışları ile bir noktaya kitleniyor dakikalarca gözünü kırpmadan bakıyordu.