10.bölüm

Nilay söylediğine inanmadığını belirten bir yüz ifadesi ile “simülasyon mu?” Diye tekrarlardı. 
Azad kendinden emin bir şekilde doğruca gözlerine bakarak.
“Sen her zaman yeşillikte huzur bulmuşsundur, bu yüzden burayı senin için tasarladım. Beğendin mi?” Nilay ne söylemesi gerektiğini bilemediğinden cevap vermedi. “Garip hissediyorum kendimi korkmam gerekirken korkmuyorum, içimde endişe barındırmıyorum ,bu çok ilginç ” Azad “çünkü ben böyle istiyorum da ondan! Hadi şöyle oturalım biraz.” Çimenlere Yan yana oturdular. Nilay'ın aklından milyonlarca düşünce geçiyordu hayatı tam bir kaostu. Nasıl bu işin içinden çıkacağına dair en ufak fikri yoktu. En önemlisi ise, yanındaki adam neden ona yardım ediyordu? Ona güvenmeli miydi? 
Daha fazla sessizliğe dayanamayan Nilay aklındaki sorulara cevap vermesi için harekete geçmeliydi. “Sende onlardansın! neden sana güveneyim?” Azad kendine has üslubuyla  (kibriyle) “yerinde olsam kimseye güvenmem” Nilay’ın kaşları çatıldı. “Bu hiç adil bir cevap değil” dedi.  “Neden sana karşı adil davranacakmışım?”  Nilay kızgın bir ses tonuyla” çünkü bana yardım edebilecek tek kişinin sen olduğunu söyledin”  Azad ukala bir tavırla “bunun konumuzla ne alakası var canım, neden sana adil olayım ?”
 Nilay'ın sabrı gittikçe taşıyordu “ Benimle canımlı, cicimli, tatlımlı konuşmayı kes artık! Eğer yardım edeceksen neler olduğunu anlatarak başlayabilirsin neden ben? Ne istiyorlar benden?” Azad’ın kehribar gözleri,  ateş gibi parlamaya başladı. Nilay o anda yaptığı hatayı anladı! Ne sanıyordu kendini bir Cinle konuştuğunun farkında değilmiydi! Sanki az önce öfkeyle bakan kendisi değilmiş gibi Azad kahkaha atmaya başladı.   “Bir cini kızdırmasan iyi edersin.Şimdi aç kulaklarını ve beni iyi dinle!"Sert mizahı ile anlatmaya başladı.  
“Sana ölüm büyüsü yapılmış,bu büyünün nerede olduğunu bulmaya çalışıyorum günlerdir.Eğer yerini saptayabilirsem  büyüyü bozmak için bazı yöntemler var.  Tanıdıklarımı araya soktum her yerde arıyoruz." Bunları söylerken,sanki normal insanlarmış gibi konuşuyor,Nilay'ın karışık olan kafası iyice bulanıyordu.  Dayanamayıp araya girdi.sorgularcasına,"Tanıdıkların mı?"
" Cin arkadaşlarım! böylemi belirtmeliydim. Yoksa direk cin gönderdim mi demeliydim! Bizim de bir yaşantımızın olması seni bu kadar şaşırtıyor mu?" son söylediklerini tükürürcesine söylemişti.Nilay sesliğini koruyup kafasını yere doğru eğdiğin de Azad sinirlerine hakim olmaya çalışarak konuşmasını sürdürdü.
 "Evinde bir sürü ufak tefek büyüler çıktı. bunlar küçük büyüler yok edildi bile! Önemli olan, ölüm büyüsünün yapıldığı yeri bulup bozmamız! Sana bunları yapanlar ifritin  çocukları. Bunların çok güçlü orduları var. onlarla baş etmek çok zordur.  Henüz emin olmasam da,yaptırdıkları büyücü kimliğini söylerken,başka bir cin sana musallat olarak gelmiş,fakat bu Gul Kabil’esinden iki iflit o görevi kendi üstlerine almış. Seninle özel bir sorunları olduğunu söylemişler.  Nilay duyduklarını sindirmeye çalışıyordu derin bir nefes alıp “benimle nasıl bir özel sorunları olabilir ki?” 
“Bilmiyorum henüz,öğrenmeye çalışıyorum. “  
“Peki bana büyüyü kim?neden yaptırmış?aklım almıyor bir türlü,evimde ufak büyülerin olduğunu söyledin bu kişi evime girip çıkabiliyor demekki. Kim bu kişi?”  
Azad yüzün de alaycı bir gülümseme takınarak “Aferin sana büyük bir gizemi çözdün,evine girip çıktığını anlayabilmen gerçekten harika. Sende büyük bir ışık görüyorum."
” Ben evime yabancıları almam! Dolayısı ile evime soktuğum insanlar da beni öldürmeye çalışmaz. Hem neden ne için yapsın! Ebru mu yoksa  Ahmet’le gösterdiğin görüntülerdeki! O kız bir kere bile evime gelmedi! Sana o gün inandım ben, ama evime bir kere bile gelmediğine emin’im!" Ses tonu gittikçe şiddetlenerek...
"Senin yüzünden Ahmet’ten nefret ettim. Bir anlığına da olsa, sana inandım.Neden sana inanayım ? İstediğini yapabiliyor istediğin şekilde gösterebiliyorsun olayları.Ahmet bunları yapmış olamaz sen gösterdin bana!belkide sen yapıyorsun herşeyi karnıma dokunduğun an bebeğimi kaybediyordum! Sen sebep oldun buna söylesene neden? ne yaptımki ben sana?” 
“O kadar saf ve aptalsın ki sana ne anlatırsam anlatayım inanmayacaksın değil mi? Siz topraktan gelenlerin kibrini ve ego’sunu anlamak mümkün değil! Kendinizi her şeyden üstün görürsünüz” Nilay dik dik Azadın yüzüne bakarak “bunu sen mi söylüyorsun her yerinden kibir akan, mahlukatın tekisin!senden korkmuyorum” 
“Benden korkmanı isteseydim eğer, şu anda karşımda atardı ergen gibi konuşmak orda dursun,ağzını açmaya fırsatın olmadan cehennemin dibini boylardın! Kimin büyü yaptığına gelirsek Ahsen yaptı bunu anlaman için, çokta zeki olmanı gerektirmez!” Nilay tokat yemişcesine geriye doğru çekildi. Ahsen, Ahmet’in ikiz kardeşiydi. Uzun zamandır araları açıktı. Nilay ne kadar sevecen yaklaşsa da Ahsen hiç bir zaman Nilay’ı sevmemiş,her zaman acı sözleri ile iğnelemişti. Ahmet'le aralarına kara kedi gibi girdiğini her fırsatta söyler dururdu. Gene de aklı almıyor du. "Birini öldürebilecek kadar kötü birimiydi. Kardeşinin çekeceği acıları hiç mi düşünmedi .Bu doğru olamaz bunu yapmış olamaz!" diyerek aslında kendi kendiyle konuşuyordu. 
“Merak etme kardeşini de düşünmüş. Ona Ebru’yu seni yok etmeden ayarttı bile! “ Nilay yaşadığı şok etkisiyle ayağa kalktı,sendeleyerek dengesini sağlamaya çalıştı. Vücudu enkaz altında kalmıştı sanki.Yüreği bu kadarını kaldıramıyordu. Ahmet’in ihaneti içinde alev alev yanıyordu. 
Ebru ile Ahmet’i bir arada düşününce.uçsuz bucaksız manzaraya gözlerini dikip Azada arkası dönük vaziyette, “lütfen bana bir iyilik yaparmısın? Acılarıma son ver beni aşağı at ve herşey burda bitsin”...

Manzara da sayısız kelebekler uçuşmaya başladı mavi,pembe ,sarı ,kırmızı ve alacalı tonlarda,renk cümbüşü oluşturmuşlardı. Nilay hayranlıkla onları izlemeye koyuldu ,Azad yanına gelip elini omzuna koyarak “gelecekteki güzel günleri bir kaç şerefsiz için yok etmek mi istiyorsun? Hepsinin üstesinden geleceğiz” Nilay acı bir ifadeyle dönüp,göz göze geldiklerinde “neden bana yardım ediyorsun” diye fısıldayarak sordu...
Azadın gözleri nefret saçıyordu bu kızın o adam için bu denli üzülmesine çıldırıyordu!Göz bebekleri ateş gibi parlayarak “sana bunu yapanlar en ağır şekilde cezasını çekecekler! “ Nilay huzursuzluk içinde kelebeklere bakarken, sinirlendiğin de nasıl korkunç göründüğünü düşündü, ve  hala sorusuna cevapta vermemişti...

Azad bir anda tavrını değiştirip,şımarık  bir çocuk edasında gülümseyerek...
”Özlemişim seni be” 
Nilay şaşkınlıkla ve biraz da utançla “bu ne demek şimdi” Dedi.  
Azad keyifle konuşmasını sürdürdü  

“ Seninle tanışıklığımız çok uzun zaman öncesine dayanıyor,bir zamanlar seninle sıkı dosttuk. Hadi ama açma o gözlerini öyle,beni korkutuyorsun” deyip muzipçe gülümsedi. Nilay’ın kafası iyice karışmıştı. “Bak işte burda saçmalıyorsun geçmişim de asla bir cinle dostluk falan kurmadım.Hem bu nasıl mümkün olabilir? Bir insan cinle dostluk kuracak ha" elini havaya kaldırıp boşluğu sallayarak "kafayı sıyırmadan üstelik” Azad hiç bir şey söylemeden, Nilay’ın elini tuttuğunda tekrardan transa geçmişti....

7 yaşındaydı,babaannesinin köyündeki arka bahçede,kendi boyların da bir erkekle oyun oynuyordu. Çok mutlu görünüyordu 
Kendi çocukluğunu uzaktan seyretmek çok garip bir histi.  Babaannesi o an Nilay’ın yanından geçiyor, varlığından haberi olmadan.Nilay’ın o an burnunun direği sızlıyor, öyle çok özlemişti ki rahmetli babaannesini. Yanından geçerken o mis gibi kokusunu içine çekmişti.
Küçük Nilay’ın yanına giderek endişeli bir sesle “ kızım gene kiminle konuşuyorsun!mutfaktan sesini duydum Azad atlayalım,Azad zıplayalım diyordun.Bende bu Azad kim diye bakmaya geldim,  ve ne görüyorum? seni burda kendi kendine konuşurken buluyorum!kaç kere söyledim sana, kendi kendine konuşursan sana kötü gözle bakarlar,deli sanırlar. köyde adın çıkar,herkes sana deli derse bundan memnun olurmusun “  küçük Nilay üzüntüyle babanesinin yüzüne bakıp. “Hayır babaannecim” Babaannesi anında yumuşayıp, şefkatle eğilip saçlarını okşayarak yanaklarından öptü.Azad yanında kahkahalarla gülüyor,hayır babaannecim diye tekrar edip eğleniyordu.  Küçük Nilay Azada kaş göz işareti yapıp,gülmemek için kendini zor tutuyordu... 

Bir anda ortam değişiyor ve dokuz yaşında olduğu zamana geçiyor...
kendini geniş bir odanın içinde buluyor,görür görmez bu yeri tanıyor ve içini huzursuzluk kaplıyor. Sedir bir koltuğun üzerine yatak seriliydi,küçük Nilay kafasına kadar yorganı çekmiş içinde huzursuzca kıvranıyordu.  Yerde el dokuması kırmızı desenli halı seriliydi, yatağın karşı duvarında ise şimdiler de antika olabilecek, şık bir dikiş makinesi vardı. Her şey  öyle gerçekçiydiki kapının önünde seyrederken, küçük Nilay’ın az sonra yaşayacaklarına engel olmak için,adım atmaya çalışsa da,sanki birisi oraya çivilemiş gibi,kımıldayamarak olduğu yerde kaldı. 
Yapma yapma diye seslenmeye çalıştığında, faydasız olduğunu anladı,çaresizce  küçüklüğünü seyrediyordu...
Yatak da daha Fazla kıvranmaya dayanamıyor.
Merakı korkusundan üstün gelmişti her zamanki gibi... Gizlice  babaannesinin odasına girip,anahtarı sakladığı yerden alacaktı!Çeşme’den su sesi gelince,düşüncelerinden sıyrılmış babaannesinin hala ayakta ve bahçede olmasına şaşırmıştı... o kadar saattir beklemişti halbuki uyumasını!
Kafasına kadar,kendini gömdüğü yorganı çekip huzursuzca etrafı kolaçan ettikten sonra biraz kararsızılığın ardından.
Yattığı sedirin hemen üstündeki pencereden  dışarı baktı. Dışarı bakınca evin çıkış kapısını ve kapının hemen yanındaki çeşmeyi gösteriyordu  birde köklü ve kalın gövdeli incir ağacını...  Babaannesini görmeyi beklerken.
Çeşme’de  türbanlı bir kadının abdest almasını hayretle seyrediyordu,karanlıkta daha iyi görebilmek için gözlerini zorluyordu. Aklından gecenin bu saatin de ,üstelikte bizim kapımızın önünde,neden bu kadın abdest alıyor ki? Diye geçiriyor.
Kadın,kafasına mest ettiği sırada Çocukla göz göze geliyorlar. Acaba köydeki akrabalarımızdan biri mi bu teyze diye aklından geçirdiği sırada. 
Kadın, kolunu havaya  kaldırıp,işaret parmağını havada sağa,salo salladı. Tıpkı yaramazlık yapan bir çocuğa kızar gibi. İçine ürperti girmesine rağmen gözlerini kadından ayıramıyor, neden kızdığına da anlam veremiyordu. 
Kadın birden hiddetleniyor,kafasını hızla sağa sola sallayarak,bir anda havada uçup camın önüne yapışıyor. Pencerenin Demir parmaklıklarından tutarak çocuğa öfkeyle bakıp kafasını sallamaya devam ediyor! 
Korkudan Nefesi kesiliyor,ama gene de  gözlerini kadından ayıramıyor.  Kadın Kolunu kaldırıp işaret parmağı ile Odadaki diğer pencereyi gösteriyor. Sonra kendi boğazını sıkıyor. Kadın karşısında önce morarıyor sonra kül rengine dönüşüyor. Çocuk,öyle bir çığlık atıyor ki,o küçücük bedeni şiddetle titriyor.
Kendisini seyrederken gözlerinden yaşlar akıyor. Kendi minik bedenin çaresizliğini izlemek ızdırap veriyordu. 
Kapı açılıp babaannesi koşarak odaya girdi. “orda biri var,orda biri var “diye babaannesine sarılıp gözlerini sımsıkı kapatıyor.  Geçti kızım geçti diyerek kucağına alıp,kendi odasına taşıyor. 
Nilay,Nefretle kadının gösterdiği pencereye bakıp ağlama krizine girmeden,hemen önceki evreyi yaşıyor... 
Başı Azadın dizinde, yerde uzanmış şekilde transtan çıktığında hala ağlamaya devam ediyordu. 
“Bilinç altının sildiği daha çok şey var. şimdi sil o göz yaşlarını,toparlan bakalım.Ağlamak Yok güçlü olmak zorundasın”  Nilay doğrularak göz yaşlarını,elinin tersiyle sildi. “Her şeyi görmek istiyorum,hepsini öğrenmek istiyorum” Azad olumsuz anlamda başını salladı.
“Hepsinin bir zamanı var ,bir anda her şeyi görürsen o zaman gerçekten delirirsin tatlım.”diyerek doğruldu. Nilay’ın ellerinden tutup onuda ayağa kaldırdı “Artık gitme zamanım geldi,gitmeden önce şunu da söyleyeyim,Ahmet ve busenin bu sabah ikisinin aynı anda rüyalarına girdim. Nilay şaşkınlıkla yüzüne baktı “neden?” 
“Seni anlamaları gerekiyordu!en azından busenin anlaması sana inanması şart diye düşündüm. Ben yokken birilerinin sana gerçek anlamda destek olması için ,yalandan deli olduğunu düşünerek değil!  Buse bu gün senin  eşyalarını almak için evine gittiğinde bir arkadaşımı takip etmesi için göndermiştim” 
boğazını temizleyerek devam etti. “Artık ne anlatırsan anlat sana inanacaktır! “ Nilay öfkeyle bağırdı “Buse’ye, ne yaptınız?“  Azad omuz silkerek umursuzca “hiç bir şey ,biraz korktu hepsi bu!” 
Nilay daha fazla uzatmadı yaşadığı şoklar vücuduna dalga dalga yayılıyordu.  “Gitmek istemiyorum burda kalsam olmaz mı?”  Azad üzgün bir ifadeyle bakıp “Bu mümkün olsaydı keşke ,Biraz daha burda doğanın tadını çıkart tek başına,birazdan uyanacaksın şimdilik hoşçakal” 
Arkasını dönüp gideceği sırada,seslendi “Azad her şey için teşekkür ederim”.... 

Nilay gücü tükenmiş bir şekilde Çimen’lerin üzerine oturdu ve düşünmeye başladı. 
Herşey çok fazlaydı,bir insanın bu kadar yükü kaldırması mümkünmü? Bu kabustan ne zaman kurtulacağım?
Gün geçtikçe,korkularım halka halka büyümeye devam ediyor. Her günüm,bir öncekinden daha rezil,daha çok çıkmazlara giriyorum. Gökyüzüne bakarak...
Allahım neden kurtarmıyorsun beni? 
Ben ne yaptım bunları hak edecek? Hayatında hiç isyan etmemişti. İçi umutsuzlukla kaplıydı bir çıkar yol bulamıyordu.
İnanç üzerine kurulu bir dünyada,Kendime bile olan inancımı kaybettim. 
Gözlerinden yaşlar süzülürken,çocukluğun da yaşadığı günleri hayal ediyordu. 
Her yaz tatilini iple çekerdi ,köye babaannesinin yanına gidebilmek için. Ailesi yazlıklarına giderken ,Nilay’ın her sene köy diye tutturmasına bir anlam veremezlerdi. Annesi üzülürdü,caydırmak için elinden geleni yapardı. Fakat babasının bu duruma üzüldüğü falan yoktu,aksine daha çok sevinirdi, yalnız olan annesinin yanına,torununu göndermek hoşuna gidiyordu belliki.. Her sene tatilin de birlikte gider, bir hafta kalır Nilay’ı bırakıp dönerlerdi. Babaannesi torununu mutlu etmek için, her istediğini yapar, onu hiç kırmazdı.  Ara sıra merakı yüzünden azar  işitmesi dışında..
Nilay da onu herkesten farklı severdi, bu sebeple babaannesi vefat edene  kadar her sene köye gidip üç ay kalırdı. Onüç  yaşına kadar böyle devam etmişti.
Hafızasının her zaman çok güçlü olduğuna inanırdı... 
Nasıl olurda çocukken yaşadığım tüm güzel anıları eksiksiz hatırlarken Azad’la olan arkadaşlığımı hiç hatırlamam? O odada beni tedirgin eden her zaman birşeyler vardı.  Şimdi görüntüleri görene kadar o kömürlüğün olduğunu çoktan unutmuştu! Yıllarca gidip geldiği babaannesinin evinde o kömürlüğü hiç görmemişti ne babaannesini girerken,nede o kocaman kilidinin açıldığına hiç şahit olamamıştı!  Her zaman merak etmişti içini! Çocuk aklıyla kim bilir neler kurmuşumdur. 
Zaten hangi çocuk bir odada yalnız kaldığında korkmazdıki? Ve kafasında yarattığı gizemli kömürlükten! Üstelik ailesinin kilometrelerce uzakta ve gece boyu hiç susmayan cır cır böceklerinin sesi ile uyuyamamak,korkmak son derece normal değil mi?  Kaldığı odada iki pencere vardı sürekli gölgeler görmesi bunları korkunç canavarlar sanmasında pek ala normaldi! Peki ya Azadın son olarak gösterdiği kadın! Daha odayı görür görmez küçük bir kız çocuğu gibi korktun. Olacakları önceden biliyordun. Sadece hafızandan silmiştin! 
Bir Cine güvenmeli misin? Hayatını karartan cinlerle mücadele ederken üstelik...
Kendi,kendiyle konuşup tartışırken,bir anda ortam silinmeye başladı. Ağaçlar Yok oluyor,Çimen’ler altından silinip betonlaşıyordu panikle etrafına baktı. Kelebekler birer birer patlayıp etrafa Işık’lar saçıp sonra Yok oluyorlardı. Nefes alış verişi hızlandı...
“Abla,ablacım sakin ol burdayım ben,yanındayım birtanem.”Gözlerini açtığında Busenin telaşla bakan gözleri ile karşılaştı.
“Buse,bu senmisin?”ablasının ellerini avucuna götürüp öptü. 
“Benim ablam,yanındayım” Nilay acıyla yüzünü buruşturup ellerini bilinç dışı karnına koydu. 
“Buse bebek nasıl? Yaşıyor mu?” 
“ O tıpkı annesi gibi çok güçlü bir bebek!” Yatağın hemen kenarında duran,küçük krem renkli masadaki  cihazı göstererek “bak  annesi kalp atışlarına” buse cihazdan çıkan kağıdın üzerindeki karışık çizgilerine bakıp anlam vermeye çalışıyordu.  “Bunlar kalp atışları mı?”
“Evet ablam bebeğimizin kalp atışları, yarım saat kadar önce,doktor gelip baktı ve iyiye gittiğini söyledi. Bebeğin kalp atışları normale dönüyormuş” 
Kapının açılma sesiyle ikiside aynı anda dönüp baktılar.  
Nilay Ahmet’i karşısında görünce kaşları çatıldı,kafasını hemen buseye  doğru çevirip,buz gibi bir sesle
 “onun burda olmasını istemiyorum.”  
“Hayatım lütfen böyle yapma benimde burda olmaya hakkım var. Seni ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor musun?. İzin ver biraz konuşalım sonra istemezsen eğer ben kapıda beklerim.” 
“Seninle konuşmaya ne mecalim var nede sabrım git burdan lütfen” Ahmet yüzünü devirerek odayı hiç birşey söylemeden terk etti...
Ahmet koridora çıktığında,burnundan soluyordu. Sinirden elleri titriyor dişleri birbirine çarpıyordu. Koridorda sert sandalyenin üstünde oturmuş. Derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordu. saatlerdir baş hekimi beklemiş onca dil dökmüştü. Yetmemiş dilekçe yazıp sağlık bakanlığına göndermişti. Hasta hakları ile telefonda görüşüp herkese tek tek anlatmıştı. Karısını o şekilde yerde kanlar içinde bulduğunu.Onu bu şekilde sorumsuzca bırakan hastaneye içindeki çalışanlarına kin ve nefret kusuyordu. Karısının odasına girdiğinde onu uyanık gördüğü an içi kıpır kıpır olmuştu onca gerginlik silinip gitmişti! Karısı ise tekrardan ikinci kez kovmuştu!

Buse içi parçalanarak ikisinin nasıl bu hale geldiklerine inanamadı. Ablası sevdiği adamın desteğini kabul etmiyordu.Bu zamana kadar hep örnek aldıkları çiftti,şimdiyse yaşadıkları sarsıntı da yıkılıp gidiyorlardı.  


x

Yorumlar

  1. Best_princess17 Nisan 2018 09:38

    Tekrar tekrar tebrik ediyorum yine mükemmel bir bölümle karşımızdasınız süper bir bölüm başarılar :)

    YanıtlaSil
  2. Ya vay be yine şaşırttınız bizi, Ama belliydi azadın cinli minli olduğu yine mükemmel bir yazı olmuş tebrik etmeliyim her satırında daha ne olacak diye merak içersinde okudum ordan oraya ordan oraya sürüklendim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu bana sürükleyebildiysem,çok teşekkürler canım

      Sil
  3. gerçekten inanılmaz bir bölüm olmuş daha ne olacak merak ediyorum ama azadın ne olduğu belliydi anlamadığım azad çocukken neden nilay ile iletişime girmiş bence onuda açıklamalısınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim haktan bey devamını yazamadım kızım hastaydı. nedenini de açıklayıp öyle yayınlamayı planlıyordum malesef pazartesi gününe yetişmedi

      Sil
  4. neler oldu öyle çözemedim bi yerden sonra kafam almakta güçlük çekti cok inanılmaz bir bölüm olmuş bu bölümde diğerleri gibi korkudan ziyada inanılmaz bir sürükleme olmuş çok başarılıydı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu bana sizleri sıkmadan devam ettirebilydiysem,zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim

      Sil
  5. Buse nin kafada deli sorular... başarılı bir kesitti Nunişim kendimi kaptırarak okudum. Devamını biran önce bekliyorum..

    YanıtlaSil
  6. sabah sabah yine kafamda deli sorular oldum gerçekten yine yeniden çok başarılı bir kurgu olmuş tebrik ederim gerçekten azaddan bi şüphelerim var benim :)

    YanıtlaSil
  7. Her zamanki gibi bu sefer korkulu rüyalarım olmadınız :) Ama bu sefer her zamankinden farklı bir merak uyandı bende de Azad neden Nilay ile bu kadar ilgili, Neden çocuk iken de hayatına girmiş... Devamını bekleyenler olarak gurup mu kursak :))

    YanıtlaSil
  8. Nuray hanım yeniden şaşırttınız beni tebrik etmem gerekiyor. Çok başarılı bir bölüm olmuş tekrardan kaleminize sağlık, her geçen gün biraz daha şaşırtıyor hikayeniz beni merakla devamını beklemekteyim. Tebrikler.

    YanıtlaSil
  9. Arda ÖZTÜRK18 Nisan 2018 10:31

    Çok iyi ilerliyorsunuz bir önceki yazınızdada dediğim gibi konunun akışı ve gelişimi cok güzel ve sizdeki anlatım Dil ve kurallar da gittikçe düzeliyor ve okuması zaten keyifli olan yazılarınız bizim için daha da güzelleşiyor. Dogru yoldasınız lütfen dil ve kuralları aktarımı bi nebze daha düzenleyin sonrasında kitabınızı alacak kişilerden biriyim.

    YanıtlaSil
  10. Bir önceki yorumumda sizi eleştirmiştim, Oyüzden bu yorumumda eleştirmeyeceğim. Gelişim göstermeniz çok güzel, başarılar dilerim.

    YanıtlaSil
  11. BROTHER_LİNE18 Nisan 2018 11:29

    A great article. Congratulations.

    YanıtlaSil
  12. Babaannesinin evinde neler var böyle. Temeli burası demekki. Bir yanım azad i sevdi diğer yanım uyuz oldu. Çok güzel olmuş korku az ama olaylar şekilleniyor. Devamını bekliyorum harikasın.

    YanıtlaSil
  13. Merhabalar,
    Yazılarınıza ilk defa denk geldim. Herkesin dediği gibi bu konuda başarılı oluşunuz aşikar. Fakat çok fazla yaygın bir web sayfanız yok sanırım alakasız bir şey arar iken sayfanıza ulaştım ve saatlerce bırakmadan yazılarınızı okumaktayım. İmla ve dil hatalarınıza biraz daha dikkat etmeniz gerekmekte. Gözle görülür bir değişim de bölümden bölüme belirmekte. Gelişiminizi bırakmayın ve okumaya devam edin. Başarılarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.
N.D

Bu blogdaki popüler yayınlar

Görünmeyenler 13. Bölüm Final

Görünmeyenler...

Görünmeyenler 12. Bölüm