Görünmeyenler 2.bölüm

Evleneli henüz bir hafta olmuştu, içimiz de kelebekler uçuşuyordu  sanki ikimizin de,birbirinize kavuşmuş olmanın
sevinciyle... 

Bir haftalık izin'nin sonunda Ahmeti işe gönderdiğim gün, başlamıştı aslında her şey...
Bina da tek başıma olduğumu biliyordum...
Oturmuş olduğumuz bina; üç katlı. Alt katımızda 160 m2 lik dükkan'ı olan, üst katımda ise kendi evimin aynısı olan
boş bir daire, onun üstünde ise çatı katı... sıradan gelişmemiş,olan yakınlarında fazla bina olmayan bir mahalle arasında,
sıradan bir aile apartmanı,içinde ise sadece biz  kalıyorduk.. evim 190 m2 iki odası tamamen boş!
Büyük'çe salonumuzun içinde; yanlızca yerde küçük bir halı,bok rengi olarak adlandırdığım kahverengi milattan önce kalma koltuk
takımı, siyah bir orta sehpanın üstünde de televizyonumuz vardı.(salonun içi at koşturmak için oldukça müzsait'ti)
Bina yaklaşık sekiz yıl boş kalmış, taki biz doldurana kadar..

Ahmet'i işe uğurladıktan sonra;temizlik yapıp,işlerimi bitirip ,solanda uzanıp, kitap okumaya koyuldum...
üst katımda ki daireden,ayak sesleri geliyordu,umursamadım kardeşlerinden biri gelmiştir, belki de babası'dır diye 
devam ettim. ayak sesleri koşma seslerine karışıyor,sonra yavaşlayıp tekrar hızlanıyordu.
kalkıp camdan dışarı baktım;arabaları yoktu.. İçimi tedirginlik sardı ve Ahmet'i aradım.
"N'aber canım nasılsın"aradığıma sevinmişti,"sen nasılsın bebek" dedi havadan sudan konuşurken,nasıl sorsam 
diye düşünüyordum. Korkmuşum gibi izlenim vermek istemedim, 
zaten korktuğum falan da yoktu,yani tamam belki biraz tedirgin olmuş olabilirim.
sonunda üst katta birilerinin olduğunu söyledim,bahçede araba göremedim dedim..
Dur bir dakika bizimkileri arayıp dönü cem sana,bende merak ettim şimdi, dedi.
telefonu kapattığım esnada,üst katımdan kahkaha sesleri ve duvarlara vurma sesleri geliyordu..
artık yüzde yüz emindim bu bizim hınzır aykut tan başkası olamaz, arkadaşları ile takılmaya geldi herhalde diye içimden geçirdim.
(Aykut;Ahmetin ergen kardeşi) salonda kitabıma kaldığım yerden devam etmek için,uzandım ve telefonum çaldı.
"Aykut demi" dedim gülerek,"hayır binada bizden kimse yok kapıları kilitle hemen"...
bir an şok oldum,kalbim hızla atmaya başladı...
kahkaha sesleri devam ediyordu. "hı hı evet çok komiksin ve oldukça da korktum".
"ne şakasından bahsediyorsun dediğimi 
yapar mısın hemen!telefonu kapatma geliyoruz"... sesinde ki öfke ve endişeden şaka yapmadığını anlasam da bir yanım 
inanmak ta zorluk çekiyordu,ve dediğini yaptım koşarak kapıya gittim,sürgüsünü çekip üstten ve alttan iki kere kilitledim.
Ahmet işten çıkıp arabaya geçmişti,"hala ses geliyor mu"? 
"evet sanırım"panik olmuştum ve ne olduğunu anlayamaya çalışıyordum,
 "ne sanması, geliyor mu gelmiyor mu?" bir dakika dedim o an kapı tokmağı 
çalmaya başladı.. "kapı çalıyor" dedim,açma! diye öyle bir bağırdı ki kulaklarım çınladı...
hırsız gelmişti kesin, yada serseri bir grup neler oluyordu böyle...
Evin iki sokak altında ahmet'in amcasının tekel dükkanı vardı,oğlu ile birlikte işletiyordu,ahmet hemen onları arayıp 
olayları kısaca anlatıp yanıma gelmelerini söylemiş
aklımdan bir sürü senaryolar geçiyordu.
beş dakika geçmemişti ki "kapatmam lazım telefonu, amcamlar arıyor, geldiler herhalde onlar" tekrar arayacağını söyleyip kapattı.
Apartmana hızla giren ayak seslerini duyabiliyordum,kim o! kimse varmı! diyen amca ve oğlunun sesleri binada 
yankılanmaya başlamıştı. o an o kadar çok rahatlamıştım ki...
çok şükür artık yalnız değilim,ya saldırırlarsa! silahları varsa! hemen eve gelseler yukarı çıkmasalar bari,
diye aklımdan geçiriyordum...
kapıyı açtım içeri gelin, Ahmet geliyor şimdi,polisi arayalım desem de sen kapıyı kapat biz bakacağız dediler.
üst kata çıktıktan,beş dakika sonra kapımı çaldılar açtım..
amcası yüzünde aptal bir gülümsemeyle "üstte cinlerden başka kimse yoktu" dedi,bir an ürperdim,
suratın da alaycı bir tavırla,
nasıl olur dedim ayak sesleri kahkahalar geliyordu,daha az önce 
kapıyı çalıyorlardı! Ahmet açmama izin vermedi! diye kendimi boş yere anlatma çabalarım arasında
sen hayal görmüşsün dedi, bizi de işimizden gücümüzden ettin dedi mırıldanarak gittiler..
kuzeni olacak adamın babasının arkasından sinsice gülüşü,gözümün önünden gitmiyordu! o iğrenç sap sarı dişleri de tabi! 
Evde tek başıma tekrardan kalakalmıştım,üstelikte aptal yerine konularak!
ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyorum,hırsımdan ağlıyordum, belki on dakika sonra ahmet eve gelmişti.
Binayı iyice kolaçan ettikten sonra yanıma geldi,kimsenin gerçekten de olamadığını söyleyip beni rahatlatmaya çalışıyordu.
amcasının ve en az kendi kadar, acımasız sinsi oğlunun tavırlarını anlattığım da ise konun üstünde hiç durmadı...
gurum o kadar incilmişti ki,ahmet'le bile pek konuşmadım... işte evliliğimizin beş ayı böyle geçiyordu,boş binadaki
seslerle yaşamaya neredeyse alışmıştım. fakat dün gece yaşadıklarımdan sonra, artık sadece seslerle kalmayacağının bir işaretiydi
bunu biliyor ve iliklerime kadar hissediyordum! 

öğlen oldu,kahvaltı mı hala yapamadım öylesine huzursuz ve yorgun hissediyordum ki kendimi iştahım falan da yoktu zaten.
duş alıp biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı,salondan çıktım koridor boyunca yürürken üç kere arkama dönüp bakma ihtiyacı hissettim.
banyoya girdim,kapıyı kilitledim (ne işe yarayacaksa) soyunup duşa girdim kafamı köpükle diğim esnada,tuhaf sesler duymaya başladım
musluğu kapattım,hiç bir şey yok! bu paranoya beni öldürüyordu! hızlıca saçımı köpük lemeye  
bir an evvel çıkmak için mücadeleye koyuldum,nabzım artmış tı gene,saçlarımı duralarken çığlık sesi duydum,öyle bir çığlık ki
içinde korku dehşet barındıran,dışarıda birine bir şey olduğunu düşünmek istesem de sanki evin içinden 
geldiğini kabullenmek istemiyordum,saliselik bir farkla kalçama atılan şaplak! öyle bir çığlık attım ki bunu anlatmanın tarifi yok
gözlerimdeki sabunu bir yandan temizlemeye çalışıyor ve hızla kendimi duştan atıyorum, ayağımı yere attığım kayıp düşüyorum...

gözlerimi açtığımda,bir köy yerinde tek başımayım. etrafıma bakınıyorum hiç kimse yok, nerdeyim buraya nasıl geldim hatta kimim
hiç bir şey bilmiyorum... kocaman bir boşluk var içimde. Tedirginlik tüm bedenimi kaplamıştı,etrafta birilerini görmeyi umarak 
yürümeye başladım çakıl taşlı yollardan,etrafta tek katlı küçük evler vardı ama hepsi sanki terk edilmiş gibiydi,
kırık dökük virane bir haldeydiler, ben yürümeye devam ettikçe başladığım noktaya geri döndüğümü fark ettim,çaresizdim 
ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum,onlarca kez denedim hep farklı sokaklardan girip aynı noktaya geri döndüm.
nefes nefese kaldım adrenalin damarlarımda hat safhadaydı, koşmaya başladım öylece koşmaya gözlerimden yaşlar süzülerek, 
bu kez daracık bir sokağa girdim, ayağım bir taşa takıldı ve öyle sert yere çakıldım ki,bir an ayağımın kırılmış olduğunu düşündüm
bakmaya bile korkarak yerden doğrulmaya çalışırken kafamı kaldırdığımda,karşımda ki gecekondu tarzındaki evde bir silüet gördüm 
emin olmak için gözlerimdeki yaşları silip, iyice kısıp baktım evet işte bu benim kurtuluşum olacaktı camda saçları dağınık 
kafasını eğip bana bakan bir kadın gördüğüme artık emindim. canım öyle acıyordu ki ayağa kalkamıyordum,kendisine el salladım
oda bana salladı,surat ifadesi tamamen donuktu! ben yerde bir yandan kıvranıyor bir yandan da  öylece birbirimize bakıyorduk,halimi 
görmüyor musun be kadın ne dikilip bakıyorsun,diye içimden sinir olmaya başladım el kol hara ketleri yaptım ama tepki yoktu 
tek yaptığı kafasını iyice yana doğru eğmek oldu,belki de akıl hastasıydı,ama ne olursa olsun bu lanet köyde birilerini bulabilmiştim
mutlaka içerde başkaları da vardır,en azından öyle olmasını umuyordum... 
ayağıma baktım parçalanmıştı ama kırık falan değildi sanırım,diğer ayağıma yüklenerek ayağa kalktım ki,
gözlerim karardı,midem bulandı acıdan neredeyse bayılacaktım...
kendime geldiğim de tekrardan eve baktım pencereden ayrılmış tı...
nasıl biri böyle bir evde yaşar ki diye aklımdan geçirmeye başlamıştım az önceki kırık pencereye bakarken,belki de bana yardım
için geliyordu, sanane milletin nasıl yaşadığından şu durumda bile aklından neler geçiyor!

evin çatısı dışardan baktığında bile akıttığını anlamak için mühendis olmanı gerektirmezdi,dış cephesi sıvasızdı... 

eee hadi ama nerde kaldı bu yardım! kahretsin! kimsenin geleceği yoktu, o çatlağın umrunda bile değilim,inşAllah içerde aklı 
başında biri vardır yardımcı olacak... ayağımı yerde sürüyerek, yürümeye çalışıyordum,dışardan gelen tek ses benim çıkartmış olduğum
seslerdi..  ne bir kuş sesi nede yaşama dair herhangi başka ses,bu yer beni iliklerime kadar ürkütüyordu,buraya nasıl
gelmiş olabileceğimi hala çözememiştim.. Aklımdan milyonlarca şey geçerken öte yandan acımdan kıvranıyor ve devam etmeye çalışıyordum
sonunda evin bahçesinin önündeydim,ne bahçe ama her yerde yarım metrelik otlarla dolu olan kurumuş ağaçlarla kaplı... 
kimse yok mu diye seslenmeye başladım,Lütfen biri yardım edebilir mi? sesimi olabildiğince yüksek çıkartarak 
bağırıyorum ama kimsenin kapıya çıktığı yoktu... Arkamdan bi ses yankılandı" bizi mi arıyordun"?
ensemdeki tüm tüyler diken diken olmuştu,yutkunarak arkamı döndüm ve o kadın! boynunu eğmiş delicesine gözlerimin içine bakıyor
öyle çok korktum ki,yerimden sıçradım acıyla irkildim,sonrasında korkumu yutarak 
lütfen bana yardımcı olabilirmisiniz dedim... hiç bir şey demeden öylece bakmaya devam ediyordu, bense konuşmaya çalışarak
"buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum ve yaralandım etrafta kimseyi göremedim!" aramızda üç metrelik bir mesafeden konuşuyorduk
saniseden bile kısa zaman diliminde burnumun dibine gelmiş gözlerime bakarken birden şekli değişmeye başladı o da neydi öyle
boynuzları mı çıkıyordu gözlerimi kırpıştırdım acıdan halisülasyon gördüğümü umarak,bir anda saçlarımı eline alırak pis nefesini 
üzerimde hissetmeye başladım,gözlerimi tekrar açmaya cesaretim yoktu. "Yalvarırım bırak gideyim" dedim nefesim kesilmişti korkudan,
"aç şu gözlerini" dedi sesi öyle sert kalın ve çatallı çıkıyordu ki,"aç dedim sana!"
kan kırmızısı gözler karşımdaydı kafasında iki tane 
boynuzu olan kömür karası dişleri ile... uzun parmakları ve siyah tırnakları saçlarımın arasındaydı öyle hızlı
çekiyordu ki kafamdaki deriler de saçımla beraber gelecekti sanki... içime;içime çığlık atıyordum, sesim çıkmayacak kadar korkmuştum..
havaya kaldırıp evin kapısının önüne attı beni sersemlemiştim, tekrar kendime gelmeye çalıştığım da kapıdan içeri baktım istemsizce
içeri zifiri karanlıktı o şey yoktu!
bir bebek sesi geliyordu içerden ve avazı çıktığı kadar ağlıyordu...
tek düşündüğüm kaçıp kurtulmaktı hızlıcaayağa kalktım o adranalinle ayağımın acısını neredeyse hisetmiyordum, önümde dört katlı 
kapının önünden bahçeye inen ,uzunca taştan merdiven şeklinde yol  vardı.her basamağını ben indikce bebeğin sesi daha da 
acılı çıkıyor sesi yükseliyordu.
sanki beni kurtar der gibi... merdivenleri indim üç dört adım daha attım ki bebek katılmaya başladı,çaresizlik içinde ne 
yapmam gerektiğini düşünmeye çalışıyor aklım kaçıp kurtulmam gerektiğini söylese de vijadanım el vermedi geri döndüm
ve her bir basamaktan çıkarken sanki yerler sallanıyordu,kapıdan içeri girdiğimde zifiri karanlık karşıladı beni,gözlerim karanlığa 
alıştığında sese doğru yürümeye başladım,kalbim deli gibi çarparak... içeriye giren tek ışık açık kapıdan içeri süzülen 
güneş ışığıydı oda o kadar yetersiz diki sadece silüet olarak etrafı görmeme yardımcı oluyordu odanın biraz ilerisinde bir kapı vardı 
ses daha da yakınlaşmıştı evet bebek burdaydı ama kapıyı açacak cesareti toplamam gerekiyordu,içimden bildiğim tüm duları 
okuyarak kapıyı açtım,o kadar abartılı gıcırdadıki kapı olduğum yerde sıçradım...
içerde sadece tekli bir koltuk vardı arkası kapıya dönüktü, duvarlarda telafusunu anlamadığım yazılar ve kemikler asılıydı..
hızla koştum ve karşı tarafına geçtiğimde siyah boynuzlu, kırmızı suratlı 
gözleri kan kırmızısı bir yaratığın kucağında; kendi gibi yaratık olan bir bebek... bir anda hissizleştim korkudan beynim tüm 
şarterleri kapatmıştı...


birden acı ile  irkildim gözlerimi açtığımda, çıldırmaşcısına bakan iki çift okyanus mavisinde gözler Ahmetim...
kolumda serum; ayağımda alçı ile hastane odasında yatıyordum,ahmet'in panikten çehresinin almış olduğu o hal...


                                      Devamı; pek yakında...        

Yorumlar

  1. Ürperdim... konusu cok güzel cok iyi nerden buldunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :) tamamen kendi hayal gücümle kurmuş olduğum,bir kurgu hiç bir yerden bulmadım

      Sil
  2. kesinlikle soluksuzca okudum hatta izledim diyebilirim güzel bir anlatım olmuş tebrik ederim devamını bekleyenlerdenim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum devamı pek yakında gelecek :)

      Sil
  3. Best_princess23 Mart 2018 10:46

    Çok güzel gidiyor takipçiniz olduk artık yani yazılarınızı bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blog olayında çok yeniyim sizin gibi tatlı takipçilerimin olması beni çok mutlu etti :)

      Sil
  4. Güzel ve başarılı yine aynı şekilde sürükleyici tebrikler

    YanıtlaSil
  5. Her zamanki gibi çok güzel bir kurgu ürünü devamını sabırsızlık ile beklemekteyim. her geçen gün yazılarınızda gelişimi gözlemleyebiliyorum çok güzel gidiyorsunuz çizginizi bozmadan devam edin.
    Başarılar.

    YanıtlaSil
  6. berfin_nifreb23 Mart 2018 14:53

    açıkçası başta okuyup okumamak arasında kaldım ama okumaya başlayınca daha da içinde buldum kendimi her satırı ayrı güzeldi sürükleyici acaba bunlar gerçekte yaşadıklarınız mı ben inanırım böyle şeylere sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar kurgu berfin hanım.

      Sil
    2. berfin_nifreb23 Mart 2018 16:14

      çok güzel olmuş o zaman tamamen gerçek gibi süpersiniz

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim ☺️

      Sil
  7. Allahım tam okurken rüzgardan balkon kapısı güm diye kapandı evde yanlızım ödüm ödüme gitti geldi gitti daha gelmiyor patladı sanırım :)

    YanıtlaSil
  8. bir yaz akşamında benim de yaşladığım bir olay geldi aklıma hava serinnnnnnn bogazdan geciyoruz ne alaka eyfel kulesine gözüm ilişti bende pek anlayamadım ama öyle bitti işte hayat hikayem de bu allah sabır versin

    YanıtlaSil
  9. Bir solukta okudum ,kalemine sağlık devamını heyecanla bekliyoruz ������

    YanıtlaSil
  10. gerçekten bende bir solukta okudum devamı ne zaman acaba ?

    YanıtlaSil
  11. Çok ilgi çekici bir kurgu..okurken o anları bende yaşıyorum adeta yeni başlamanıza rağmen oldukça başarılısınız. Devamını büyük bir merakla bekliyorum

    YanıtlaSil
  12. Kan basıncım bir çıktı bir düştü Nunişim kalemine sağlık Şümdi devamına geçeceğim bende büyük merak uyandırdı :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim.
N.D

Bu blogdaki popüler yayınlar

Görünmeyenler 13. Bölüm Final

Görünmeyenler...

Görünmeyenler 12. Bölüm