Görünmeyenler 13. Bölüm Final
Ahsen büyücünün bulunduğu binayı gördüğünde adımlarını yavaşlatarak, Ebruya bakıp "Tekrardan buraya geldiğimize inanamıyorum,o yere
girmek istemiyorum, ben seni kapıda bekleyeceğim" hadi ama Ahsen buraya kadar geldik işte, beni yanlız bırakma hem bende
bayılmıyorum buraya gelmeye, her şey Ahmet için biliyorsun" Ahsen gözlerini devirerek ebruya bakıp "ah tabi tabi her şey ahmet için
seninle bir ilgisi yok zaten" Ebru bu söylediğini duymazdan gelerek her zamanki arsız tavrı ile Ahsenin koluna girip çekiştirmeye
başlamıştı bile "o Nilay zillisinden kurtulmayı sende en az benim kadar istiyorsun" En yakın arkadaşının gözlerinin içine bakarak
"aramızdaki tek fark sen kardeşini geri istiyorsun ben ise sevdiğim adamı" Ahsen kararsızlıkla "evet ama büyücü kadın bize sabırlı
olmamızı söylemişti,hem görmüyor musun Nilay'ı kızım Tımarhaneye girdi lan, bir gecede Ahmet Nilayı bırakıp senin kollarına atlayacak
değildi ya." Kaldırımda durmuş iki arkadaş aralarında konuşuyorlardı. Ebru bir an önce içeri girmek için can atıyordu. "Ahsen buraya
kadar geldik ve benim daha fazla sabrım kalmadı.Delirdi de ne oldu Ahmet peşinimi bıraktı sanki, gene dibinden ayrılmıyor,üstelikte o
Yılan karnında Ahmetin bebeğini hala taşıyor" Ahsen ciddileşerek öyle söyleme kızım anasını sevmesem de karnındaki benim de yeğenim"
Ebru sinirle büyücünün bulunduğu eve bakarak "ben gidiyorum,sen burada bekle madem korkuyorsan" birlikte çok eski ve antika görünümü
veren ahşap eve baktılar bir süre.Ahsen sonunda pes ederek "off hadi tamam bitirelim şu işi."
Zile ikinci kez çaldıklarında geçen sefer geldiklerinde karşılayan adam açtı gene. kırk yaşlarında orta boylarda bir adamdı,pek
konuşkan bir tipe benzemiyordu.
iki genç kızında yüzüne ifadesiz bir biçimde bakıp "hanımım sizi bekliyor aşağıda"diyerek kapının önünden ayrıldı. iki arkadaş
birbirlerine şaşkınlıkla baka kaldılar Ahsen ebrunun kolunu çimdikleyerek "sen geldiğimizi haber verdin demi,beni de rüya gördüm ille
de gidelim diye kandırdın"dedi. hesap sorarcasına bakışları aldırmadan ebru " kız ne yapıyorsun dur,Vallahi sana yalan söylemedim,haber vermemiştim."
Adam kızlara bakıp peşlerinden gelmesi için işaret yaptı.
iki kız tedirgin bir şekilde peşlerine takıldı. holün biraz ilerisinde siyah eski bir kapı vardı kapıyı açıp adam önden aşağı inmeye
başladı,tahta merdivenler o kadar eski ve gıcırtılıydı ki Ahsen adımlarını çok dikkat ederek atıyordu düşmemek için. Adam önden
içeri girip merdivenlerin bitimindeki başka bir kapıyı sonuna kadar açtı ve kızların yanından hızlı adımlarla yukarı çıkıp uzaklaştı.
ilk seferinde geldikleri gibi yoğun tütsü kokusu karşılamıştı,Ahsen bu kadının kör olmasına rağmen konuşurken gözlerinin içine
bakıyormuş gibi his vermesinden o kadar çok etkilenmişti ki ilk büyüleri yaptırdıkları günden sonra defalarca kadını rüyasında görmüş
kabuslarla uyanmıştı. İşte şimdi yeniden kadın karşısındaydı arkası kızlara dönük bir şeylerle uğraşıyordu. 1,55 boylarında siyah
dalgalı ve kirli saçlarına aklar düşmüştü,yüzü aşırı esmerdi gözleri ile birleşince çok ürkütücü duruyordu. Kadın
"İstediklerinizi yaptım,benden başka ne istiyorsunuz"diyerek elindeki mor bir ışıkla kızlara döndü doğrudan Ahsenin gözlerinin içine
bakıyordu. kadının göz bebekleri körlüğün vermiş olduğu şeffaflık ve koyu mavi renkteydi. Ahsen ellerini vücuduna birleştirip korkudan
titrememek için kendini zor zapt ediyordu. "Benden korkmana gerek yok kızım,korkacağın en son şey benim bu odada"
Ahsen bu sözden sonra korkusu iki katına çıkmış ne söyleyeceğini bilemeden ebrunun yüzüne panikle baktı. Ebru çok soğuk kanlı
duruyordu sanki bu durum onu hiç etkilenmiyormuş gibi görünüyordu. Ebru eleştirir gibi ses tonuyla "Söylediğiniz her şeyi yaptım,
bir ay boyunca aynı saatte aynı duaları okudum ama hala Ahmet bana gelmedi" büyücü kadın elindeki mor ışığa bakarak "bende size vaat
ettiğim her şeyi yaptım,acele etmemenizi söyledim bu büyü birden değil yavaş ve derinden işler diye uyarmıştım" durup düşünüp kızlara
bakarak. "Eğer beklemek istemiyorsanız bir bedel karşılığında hemen yapabilirim" Ebru aceleyle araya girerek "ne kadar istiyorsunuz
benim daha fazla sabrım kalmadı ne olacaksa hemen olsun" kadın alay eder şekilde gülmeye başladı ve ardından" sen bana karşı bedelini
elbette ödeyeceksin,ama başka bir bedel daha olacaktır bunu ben ile bilmiyorum, cinler hiç bir şeyi bir bedeli olmadan yapmaz" Ahsen
korkuyla ebru saçmalama lütfen ne cinleri bana bunlardan bahsetmemiştin. Ebru sinirle arkadaşına bakıp "büyü ne ile yapılıyor
sanıyorsun" Ahsen arkadaşına inanamayan gözlerle bakarak, bir adım geri çekilip "ben buna bulaşmak istemiyorum"dedi. Ebru sert bir
uslubla "sen beni dışarıda bekle" Ahsen çıktıktan hemen sonra
Kadın Ebruya bakmadan önündeki mumları yakıp bir boş bir kağıt çıkarttı "bebeği istemiyorsun" ebru Acımasızca "evet ikisinin de
cehenneme bir an evvel gitmesini istiyorum" Kadın yine aynı şekilde "bir bedeli olacaktır onlarda senden bir şey isteyecekler işini
gördüklerinde" Ebru hiç tereddüt etmeden "ne olursa olsun, razıyım sonunda Ahmet benim olsun yeter ki" kadın boş kağıda bir şeyler
çizerken"istediğin buysa eğer olmuş bil"dedi.
Ahmet öfkeyle Nilay'ın yanından ayrıldığında biraz dışarıda soluklanıp sakinleşmesi gerektiğini düşünüyordu.Bir yanı ise Nilay'ı yalnız bırakmaması gerektiğini söyleyip vicdan azabı çekiyordu, neyse Zaten sigaramda bitmişti bakkala gider hemen giderim eve beş dakikaya diye düşünüyordu.Hızlı adımlarla bakkala gitti. Öfkesi içinde daha da fazla köpürüyordu. Nasılda bu kız beni hiç tanıyamamış,
bunca yıl ben onun için her şeyi yaparken o hep beni saf dışı etmeye çalıştı bu zamana kadar, her zaman en kolay beni silmişti zaten .
keyfimden gidelim diyorum sanki, az daha kardeşi öldürüyordu kendisini hala kalkmış diretiyor burda kalıp yalnız bırakamaz mış mış,
ulan sana kim bakacak. Allahım sen bana sabır ver diyerek sigarasından derin bir nefes çekti ciğerlerine tam o esnada birden Ahmet
yoğun bir şekilde Ebruyu arama ihtiyacı hissetti,bir yandan kendi ile mücadele ediyor diğer yanı ise biran evvel Ebrunun yanında olma
istediği ile savaşıyordu. Arzuları galip geldi eve doğru bilinçsiz adımlarla ilerlerken telefonu cebinden çıkarttı ve ebruyu aradı.
Ebru dönüş yolunda Ahseni sakinleştirmeye ve olanları anlatmaya çalışırken telefonun çalması ile çantasından çıkarttığı anda güçlü
bir çığlık attı. Ahsen korkuyla frene asıldı az daha arkadaki araç çarpıyordu son anda sağa kırıp kornaya abandı sürücü. "kafayı mı yedin sen neler oluyor kaza yaptıracaksın bize" Ebru sevinçle Ahmet arıyooor diyerek kendini aceleyle toplayıp cevap verdi.
"Efendim, Ahmet" "merhaba Ebru nasılsın ? müsait misin?" Ebru en cilveli haliyle cevap verdi "Evet,elbette müsaidim" kısa süre sonra
telefonu kapattıklarında Ebru yeniden çığlık atmaya başladı. Ahsen'e dönüp zafer işaretleri yaparak "Ahmet beni görmek istiyor bas gaza" kendi kendine sürekli "beni istiyor" diye tekrarlıyordu. Ahsen olanlara inanamıyordu "kızım daha kadının yanından çıkalı on
dakika olmadı bu nasıl olur" desede Ebru onu duymamış gibi davranıp sevincine ortak olması için şaklabanlıklar yapıyordu.
Ahmet bakkaldan çıkıp,kayınvalidesinin oturduğu binaya geldiğinde nefretle baktı. Nilayın orda yanlız kalması da aileside kendiside
hepsinin canı cehenneme deyip arabasına atlayıp uzaklaştı...
Ebru ile buluştuklarında arabaya binmesi için aceleyle eliyle haraket edip ebruyu çağırdı. Ebru heycan ve mutlulukla arabaya bindi.
Yol boyunca sürekli Ahmete sorular sorup konuşuyor Ahmet ise kısa cevaplar vererek gaza yükleniyordu. Ansızın tenha bir yerde durup
Ebruya şehvetle bakmaya başladı ve kendisine doğru çekip üzerindekileri çıkarttı.Ebru bu şekilde hızlı ve ilkel davranmasına
şaşırsada engel olmuyor istediğini veriyordu. Arabanın içinde tıpkı bir hayvan gibi çifleşmişlerdi...
Nilayın haberini duyan herkes hastaneye akın etmişti. Annesine sakinleştrici iğne yapmalarına rağmen hıçkırıklar içinde saatlerdir
ağlamaya devam ediyordu,kadın perişan bir haldeydi. Buse ve babası da ondan farksız sayılmazdı. Nilayı ilk gören anneleri olmuştu
babası ve buse peşinden geldiklerinde yerde kanlar içinde ölü gibi yatan ablasına annesi üzerine kapaklanıp aç gözlerini diye
bağırıyordu. Babası nabzını kontrol ettiğinde nabız alamamş öldü sanıp feryadı basmıştı. Apartmanda sesleri duyan komşular yardıma
gelip ambulans çağırıp Nilayı kaldırdıklarında herkesin aklında aynı soru vardı bu karma karışık odada neler yaşandı? ve Ahmet
nerede? o makas cinsel organına nasıl saplanmıştı,herkesin aklından Ahmetin cinnet geçirip aralarında kavga edip arbade yaşandıktan
sonra makası korkunç derecede karısına saplayıp kaçmış olabileceği geliyordu. Hastenede bekleyen komşu ve akrabalardan oluşan
gruplaşmalar çoktan dedikodu kazanını kaynatmışlardı kendi aralarında fısıldaşarak konuşuyorlardı.
Anne baba ve kardeşler ameliyathanin hemen önünde yanyana dizilmiş perişan halde haber bekliyorlardı. Polisler koridorda dolanıyor
mümkün olduğunca aileyi rahatsız etmemeye çalışıyorlardı. üç buçuk saatin sonunda Doktor yanlarına geldiğinde hepsi birden ayağa
kalkıp yanına koştular. Doktor maskesini çıkartıp üzgün bir ifadeyle "Bebeği malesef kurtaramadık" Babası aceleyle araya girip
"kızım o nasıl? iyi olcak mı?" Annesi ayakta durmakta güçlük çekiyordu ağlayarak "yalvarırım kızımı kurtaracağınızı söyleyin bana"
dedi. kızları kollarında annelerinin ellerini tutup birbirlerine güç vermeye çalışıyorlardı. Doktor elini annenin omzuna koyarak
"Elimizden geleni yaptık,geldiğinde çok kan kaybetmişti takviyesini yaptık ve iç kanamasını durdurduk siz metanetli olun teyzecim dua
edin sadece kendine geldiğinde sizlere ihtiyacı olacak" annesi biraz olsun rahatlatarak "sağol yavrum,Allah razı olsun sizden" dedi.
Babası "peki tehlikeyi atlattı mı görebilirmiyiz" doktor derin bir nefes aldıktan sonra "bunu henüz söylemek için çok erken en basit
ameliyatlarda bile bazı komplikasyonlar olabilir,bekleyip göreceğiz" dedi ve müsade isteyip yanlarından ayrıldı.
Bu hikayeye daha fazla devam etmek istememe sebebim ile son vermiş bulunuyorum. Farklı bir konu ile yeniden pek yakında aranızda olacağım.
Anlayışınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Nuray DOĞAN
girmek istemiyorum, ben seni kapıda bekleyeceğim" hadi ama Ahsen buraya kadar geldik işte, beni yanlız bırakma hem bende
bayılmıyorum buraya gelmeye, her şey Ahmet için biliyorsun" Ahsen gözlerini devirerek ebruya bakıp "ah tabi tabi her şey ahmet için
seninle bir ilgisi yok zaten" Ebru bu söylediğini duymazdan gelerek her zamanki arsız tavrı ile Ahsenin koluna girip çekiştirmeye
başlamıştı bile "o Nilay zillisinden kurtulmayı sende en az benim kadar istiyorsun" En yakın arkadaşının gözlerinin içine bakarak
"aramızdaki tek fark sen kardeşini geri istiyorsun ben ise sevdiğim adamı" Ahsen kararsızlıkla "evet ama büyücü kadın bize sabırlı
olmamızı söylemişti,hem görmüyor musun Nilay'ı kızım Tımarhaneye girdi lan, bir gecede Ahmet Nilayı bırakıp senin kollarına atlayacak
değildi ya." Kaldırımda durmuş iki arkadaş aralarında konuşuyorlardı. Ebru bir an önce içeri girmek için can atıyordu. "Ahsen buraya
kadar geldik ve benim daha fazla sabrım kalmadı.Delirdi de ne oldu Ahmet peşinimi bıraktı sanki, gene dibinden ayrılmıyor,üstelikte o
Yılan karnında Ahmetin bebeğini hala taşıyor" Ahsen ciddileşerek öyle söyleme kızım anasını sevmesem de karnındaki benim de yeğenim"
Ebru sinirle büyücünün bulunduğu eve bakarak "ben gidiyorum,sen burada bekle madem korkuyorsan" birlikte çok eski ve antika görünümü
veren ahşap eve baktılar bir süre.Ahsen sonunda pes ederek "off hadi tamam bitirelim şu işi."
Zile ikinci kez çaldıklarında geçen sefer geldiklerinde karşılayan adam açtı gene. kırk yaşlarında orta boylarda bir adamdı,pek
konuşkan bir tipe benzemiyordu.
iki genç kızında yüzüne ifadesiz bir biçimde bakıp "hanımım sizi bekliyor aşağıda"diyerek kapının önünden ayrıldı. iki arkadaş
birbirlerine şaşkınlıkla baka kaldılar Ahsen ebrunun kolunu çimdikleyerek "sen geldiğimizi haber verdin demi,beni de rüya gördüm ille
de gidelim diye kandırdın"dedi. hesap sorarcasına bakışları aldırmadan ebru " kız ne yapıyorsun dur,Vallahi sana yalan söylemedim,haber vermemiştim."
Adam kızlara bakıp peşlerinden gelmesi için işaret yaptı.
iki kız tedirgin bir şekilde peşlerine takıldı. holün biraz ilerisinde siyah eski bir kapı vardı kapıyı açıp adam önden aşağı inmeye
başladı,tahta merdivenler o kadar eski ve gıcırtılıydı ki Ahsen adımlarını çok dikkat ederek atıyordu düşmemek için. Adam önden
içeri girip merdivenlerin bitimindeki başka bir kapıyı sonuna kadar açtı ve kızların yanından hızlı adımlarla yukarı çıkıp uzaklaştı.
ilk seferinde geldikleri gibi yoğun tütsü kokusu karşılamıştı,Ahsen bu kadının kör olmasına rağmen konuşurken gözlerinin içine
bakıyormuş gibi his vermesinden o kadar çok etkilenmişti ki ilk büyüleri yaptırdıkları günden sonra defalarca kadını rüyasında görmüş
kabuslarla uyanmıştı. İşte şimdi yeniden kadın karşısındaydı arkası kızlara dönük bir şeylerle uğraşıyordu. 1,55 boylarında siyah
dalgalı ve kirli saçlarına aklar düşmüştü,yüzü aşırı esmerdi gözleri ile birleşince çok ürkütücü duruyordu. Kadın
"İstediklerinizi yaptım,benden başka ne istiyorsunuz"diyerek elindeki mor bir ışıkla kızlara döndü doğrudan Ahsenin gözlerinin içine
bakıyordu. kadının göz bebekleri körlüğün vermiş olduğu şeffaflık ve koyu mavi renkteydi. Ahsen ellerini vücuduna birleştirip korkudan
titrememek için kendini zor zapt ediyordu. "Benden korkmana gerek yok kızım,korkacağın en son şey benim bu odada"
Ahsen bu sözden sonra korkusu iki katına çıkmış ne söyleyeceğini bilemeden ebrunun yüzüne panikle baktı. Ebru çok soğuk kanlı
duruyordu sanki bu durum onu hiç etkilenmiyormuş gibi görünüyordu. Ebru eleştirir gibi ses tonuyla "Söylediğiniz her şeyi yaptım,
bir ay boyunca aynı saatte aynı duaları okudum ama hala Ahmet bana gelmedi" büyücü kadın elindeki mor ışığa bakarak "bende size vaat
ettiğim her şeyi yaptım,acele etmemenizi söyledim bu büyü birden değil yavaş ve derinden işler diye uyarmıştım" durup düşünüp kızlara
bakarak. "Eğer beklemek istemiyorsanız bir bedel karşılığında hemen yapabilirim" Ebru aceleyle araya girerek "ne kadar istiyorsunuz
benim daha fazla sabrım kalmadı ne olacaksa hemen olsun" kadın alay eder şekilde gülmeye başladı ve ardından" sen bana karşı bedelini
elbette ödeyeceksin,ama başka bir bedel daha olacaktır bunu ben ile bilmiyorum, cinler hiç bir şeyi bir bedeli olmadan yapmaz" Ahsen
korkuyla ebru saçmalama lütfen ne cinleri bana bunlardan bahsetmemiştin. Ebru sinirle arkadaşına bakıp "büyü ne ile yapılıyor
sanıyorsun" Ahsen arkadaşına inanamayan gözlerle bakarak, bir adım geri çekilip "ben buna bulaşmak istemiyorum"dedi. Ebru sert bir
uslubla "sen beni dışarıda bekle" Ahsen çıktıktan hemen sonra
Kadın Ebruya bakmadan önündeki mumları yakıp bir boş bir kağıt çıkarttı "bebeği istemiyorsun" ebru Acımasızca "evet ikisinin de
cehenneme bir an evvel gitmesini istiyorum" Kadın yine aynı şekilde "bir bedeli olacaktır onlarda senden bir şey isteyecekler işini
gördüklerinde" Ebru hiç tereddüt etmeden "ne olursa olsun, razıyım sonunda Ahmet benim olsun yeter ki" kadın boş kağıda bir şeyler
çizerken"istediğin buysa eğer olmuş bil"dedi.
Ahmet öfkeyle Nilay'ın yanından ayrıldığında biraz dışarıda soluklanıp sakinleşmesi gerektiğini düşünüyordu.Bir yanı ise Nilay'ı yalnız bırakmaması gerektiğini söyleyip vicdan azabı çekiyordu, neyse Zaten sigaramda bitmişti bakkala gider hemen giderim eve beş dakikaya diye düşünüyordu.Hızlı adımlarla bakkala gitti. Öfkesi içinde daha da fazla köpürüyordu. Nasılda bu kız beni hiç tanıyamamış,
bunca yıl ben onun için her şeyi yaparken o hep beni saf dışı etmeye çalıştı bu zamana kadar, her zaman en kolay beni silmişti zaten .
keyfimden gidelim diyorum sanki, az daha kardeşi öldürüyordu kendisini hala kalkmış diretiyor burda kalıp yalnız bırakamaz mış mış,
ulan sana kim bakacak. Allahım sen bana sabır ver diyerek sigarasından derin bir nefes çekti ciğerlerine tam o esnada birden Ahmet
yoğun bir şekilde Ebruyu arama ihtiyacı hissetti,bir yandan kendi ile mücadele ediyor diğer yanı ise biran evvel Ebrunun yanında olma
istediği ile savaşıyordu. Arzuları galip geldi eve doğru bilinçsiz adımlarla ilerlerken telefonu cebinden çıkarttı ve ebruyu aradı.
Ebru dönüş yolunda Ahseni sakinleştirmeye ve olanları anlatmaya çalışırken telefonun çalması ile çantasından çıkarttığı anda güçlü
bir çığlık attı. Ahsen korkuyla frene asıldı az daha arkadaki araç çarpıyordu son anda sağa kırıp kornaya abandı sürücü. "kafayı mı yedin sen neler oluyor kaza yaptıracaksın bize" Ebru sevinçle Ahmet arıyooor diyerek kendini aceleyle toplayıp cevap verdi.
"Efendim, Ahmet" "merhaba Ebru nasılsın ? müsait misin?" Ebru en cilveli haliyle cevap verdi "Evet,elbette müsaidim" kısa süre sonra
telefonu kapattıklarında Ebru yeniden çığlık atmaya başladı. Ahsen'e dönüp zafer işaretleri yaparak "Ahmet beni görmek istiyor bas gaza" kendi kendine sürekli "beni istiyor" diye tekrarlıyordu. Ahsen olanlara inanamıyordu "kızım daha kadının yanından çıkalı on
dakika olmadı bu nasıl olur" desede Ebru onu duymamış gibi davranıp sevincine ortak olması için şaklabanlıklar yapıyordu.
Ahmet bakkaldan çıkıp,kayınvalidesinin oturduğu binaya geldiğinde nefretle baktı. Nilayın orda yanlız kalması da aileside kendiside
hepsinin canı cehenneme deyip arabasına atlayıp uzaklaştı...
Ebru ile buluştuklarında arabaya binmesi için aceleyle eliyle haraket edip ebruyu çağırdı. Ebru heycan ve mutlulukla arabaya bindi.
Yol boyunca sürekli Ahmete sorular sorup konuşuyor Ahmet ise kısa cevaplar vererek gaza yükleniyordu. Ansızın tenha bir yerde durup
Ebruya şehvetle bakmaya başladı ve kendisine doğru çekip üzerindekileri çıkarttı.Ebru bu şekilde hızlı ve ilkel davranmasına
şaşırsada engel olmuyor istediğini veriyordu. Arabanın içinde tıpkı bir hayvan gibi çifleşmişlerdi...
Nilayın haberini duyan herkes hastaneye akın etmişti. Annesine sakinleştrici iğne yapmalarına rağmen hıçkırıklar içinde saatlerdir
ağlamaya devam ediyordu,kadın perişan bir haldeydi. Buse ve babası da ondan farksız sayılmazdı. Nilayı ilk gören anneleri olmuştu
babası ve buse peşinden geldiklerinde yerde kanlar içinde ölü gibi yatan ablasına annesi üzerine kapaklanıp aç gözlerini diye
bağırıyordu. Babası nabzını kontrol ettiğinde nabız alamamş öldü sanıp feryadı basmıştı. Apartmanda sesleri duyan komşular yardıma
gelip ambulans çağırıp Nilayı kaldırdıklarında herkesin aklında aynı soru vardı bu karma karışık odada neler yaşandı? ve Ahmet
nerede? o makas cinsel organına nasıl saplanmıştı,herkesin aklından Ahmetin cinnet geçirip aralarında kavga edip arbade yaşandıktan
sonra makası korkunç derecede karısına saplayıp kaçmış olabileceği geliyordu. Hastenede bekleyen komşu ve akrabalardan oluşan
gruplaşmalar çoktan dedikodu kazanını kaynatmışlardı kendi aralarında fısıldaşarak konuşuyorlardı.
Anne baba ve kardeşler ameliyathanin hemen önünde yanyana dizilmiş perişan halde haber bekliyorlardı. Polisler koridorda dolanıyor
mümkün olduğunca aileyi rahatsız etmemeye çalışıyorlardı. üç buçuk saatin sonunda Doktor yanlarına geldiğinde hepsi birden ayağa
kalkıp yanına koştular. Doktor maskesini çıkartıp üzgün bir ifadeyle "Bebeği malesef kurtaramadık" Babası aceleyle araya girip
"kızım o nasıl? iyi olcak mı?" Annesi ayakta durmakta güçlük çekiyordu ağlayarak "yalvarırım kızımı kurtaracağınızı söyleyin bana"
dedi. kızları kollarında annelerinin ellerini tutup birbirlerine güç vermeye çalışıyorlardı. Doktor elini annenin omzuna koyarak
"Elimizden geleni yaptık,geldiğinde çok kan kaybetmişti takviyesini yaptık ve iç kanamasını durdurduk siz metanetli olun teyzecim dua
edin sadece kendine geldiğinde sizlere ihtiyacı olacak" annesi biraz olsun rahatlatarak "sağol yavrum,Allah razı olsun sizden" dedi.
Babası "peki tehlikeyi atlattı mı görebilirmiyiz" doktor derin bir nefes aldıktan sonra "bunu henüz söylemek için çok erken en basit
ameliyatlarda bile bazı komplikasyonlar olabilir,bekleyip göreceğiz" dedi ve müsade isteyip yanlarından ayrıldı.
Bu hikayeye daha fazla devam etmek istememe sebebim ile son vermiş bulunuyorum. Farklı bir konu ile yeniden pek yakında aranızda olacağım.
Anlayışınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Nuray DOĞAN
Neden ama ya çok iyi gidiyordu yine mükemmel bir bölüm olmuş tam derken tam en heycanlı yerinde neler olacak diye merak ederken bitirmişsiniz. Sanırım rahatsız oldunuz zor bir konu hayal gücünün sınırı yok ve insanı da zorlaması çok muhtemel... Yeni yazılarınızı bir an önce ümid ile beklemekteyiz. tebrik ederim..
YanıtlaSilÇok çok teşekkür ediyorum iyiki varsınız
Silİnanamıyorum ya her seferinden bende okuduktan sonra korkuyordum demek sizi de etkiledi ne kadar cok bahseder isen o kadar yakın olursun derler :) hayırlısı olsun bu akıcı dil ile bence çok daha güzel şeyler yazabilirsiniz buna inanıyorum başarılarınızın devamını dilerim.
YanıtlaSilEn kısa zamanda yeni bir serüvenle bizleri karşılamanız ümidi ile görüşmek üzere...
Aslında onunla pek ilgisi Yok :) bir buçuk ay şehir dışı değişikliği yaşadım o sıra yazamadım, sonra biraz kopukluk oldu kızlarımda tatilde malum okulu yok sürekli meşgulüm.. çok ama çok teşekkür ederim inş yeniden başlayacağım,en azından hatalarımı düzeltip başlarım bu sefer :)
SilHayır yaaa çok başarılı ilerliyordun ara vermene rağmen sabırla bekliyordum yazılarını lütfen bırakma burda şuan o kadar üzüldüm ki final yazısını görünce.. umarım fikrin değişir ve bitirmezsin burada
YanıtlaSilyazdıklarımı baştan okumam lazım unuttum hepsini 🙈 hem söz verdim sana devam edeceğim sezon finali yalnızca :) yorumların Bile üstünden asır geçmiş yeni görüyorum :(
SilNasıl ya neden bırakıyorsunuz yazmayı. Ama şimdi bu hiç olmadı yavaş yavaş koptunuz tamemen bıraktınız bizi çok üzüldüm. yeni konuya da başlamamışsınız bekliyoruz ama....
YanıtlaSilYorumları daha yeni gördüm İnan’ın vakit bulamıyorum. Bende sizleri burda tanıdım ve çok mutlu oluyorum değerli yorumlarınızı gördükçe,final demeyeyim öyleyse “sezon finali “olarak değiştirelim :) lütfen mazur görün
SilHiv disease for the last 3 years and had pain hard to eat and cough are nightmares,especially the first year At this stage, the immune system is severely weakened, and the risk of contracting opportunistic infections is much greater. However, not everyone with HIV will go on to develop AIDS. The earlier you receive treatment, the better your outcome will be.I started taking ARV to avoid early death but I had faith in God that i would be healed someday.As a Hiv patent we are advise to be taking antiretroviral treatments to reduce our chance of transmitting the virus to others , few weeks ago i came on search on the internet if i could get any information on Hiv treatment with herbal medicine, on my search i saw a testimony of someone who has been healed from Hiv her name was Achima Abelard and other Herpes Virus patent Tasha Moore also giving testimony about this same man,Called Dr Itua Herbal Center.I was moved by the testimony and i contacted him by his Email.drituaherbalcenter@gmail.com We chatted and he send me a bottle of herbal medicine I drank it as he instructed me to.After drinking it he ask me to go for a test that how i ended my suffering life of Hiv patent,I'm cured and free of Arv Pills.I'm forever grateful to him Drituaherbalcenter.Here his contact Number +2348149277967...He assure me he can cure the following disease..Hiv,Cancer,Herpes Virus,Epilepsy, fibromyalgia ,ALS,Hepatitis,Copd,Parkinson disease.Diabetes,Fibroid...
YanıtlaSil